Kültür mirası Hamamönü camileriyle Ankara turizmine değer katıyor
Mimari dokusu ve kültürel yapısıyla Ankara’nın turistlik değer katan Hamamönü semti birçok tarihi Cami’ye de ev sahipliği yapıyor. Çoğunluğu Selçuklu döneminden kalan camiler mimari yapıları ile ön plana çıkarken halen insanlara hizmet veriyor.
Ankara’nın kültür mirası Hamamönü semti mimari yapısı ile Türk- İslam tarihine ışık tutarken bünyesinde birçok camiye de ev sahipliği yapıyor. Turistlik bir semt olan Hamamönü mimari yapısı ile yıl boyunca binlerce turiste Anadolu tarihi mimarisini gösterirken Osmanlı döneminden kalan camileriyle de günümüz insanlarına hizmet vermekte. Geçmişten günümüze kalan Hamamönü’nde ki Türk- İslam yapıtlarından bir kaçını şu şekilde siz okurlarımıza tanıtabiliriz.
KARACABEY CAMİİ
Ankara'nın Altındağ ilçesinde 1427'de inşa edildiği sanılan bir camidir. Anadolu Beylerbeyi Celalettin Karacabey bin Abdullah'ın türbesi, cami bahçesindedir. Türbesi, çeşmesi ve bitişiğindeki Karacabey Hamamı ile beraber bu cami bir külliye oluşturur. Külliyede bir imaret de bulunmasından dolayı cami İmaret Camii olarak da bilinir. Cami, bugün Hacettepe Hastanesi arazisizinde yer alır. Mimar Ebubekiroğlu Ahmet tarafından tasarlanmış olan yapı, Bursa camileri tarzındadır, bu tipin Ankara'daki tek örneğidir. Caminin "T tipi" bir planı vardır. Beş kubbesi vardır, minaresi kuzey batıdadır, taş ve tuğla karışımı malzemeden yapılmıştır. Ahşap minber ince oymalarla kaplıdır. Cami tarihi boyunca pek çok kere onarımdan geçmiştir.
İlk III. Selim zamanında tamir edilmiştir. 1895 depreminde zarar gördükten sonra 1938'de, 1943'te ve en son 2005'te onarılmıştır. 2005 restorasyonu sırasında caminin şeklinin yüzyıllar boyunca değişmiş olduğu, ilk projesinin İzmir'in Tire ilçesindeki Yahşi Bey Camii`yle aynı olduğu tespit edilmiş ve o projeye göre onarılmıştır. Bu restorasyonda eski halinde olmayan bir kule, kubbenin tepesine eklenmiştir. Celaleddin Karacabey Çelebi Sultan Mehmet'in damadı ve II. Murad'ın eniştesiydi. Varna Muharebesi'nde şehit olmasının ardından cesedi, görev yaptığı Ankara'ya nakledilerek bugünkü türbesine defnedilmiştir. Vakfiye 1484 tarihlidir.
TACETTİN CAMİİ
Sümer Mahallesi, Hamamönü Mevkii, Şair Mehmet Akif Ersoy sokağında bulunmaktadır. Karacabey İmareti yakınında bulunan cami, aynı adı taşıyan türbeye bitişik, kesme taş duvarlı, kiremit çatılıdır. Planı uzunlamasına dikdörtgen ve son cemaatlidir. Türbe batısında yer alır. Boyuna dikdörtgen planda, tamamen kesme taş kaplama olarak yapılmış beden duvarlarındaki pencereler ve kapı kemerlerinin şekli, eserin çok geç devre ait olduğunu göstermektedir.
İlk defa Kanuni Sultan Süleyman zamanında Celveti Tarikatı için tekke olarak yapılmış olan bina en son Abdül Mecit zamanında yapılan İmar hareketleri esnasında yenilenmiştir. Caminin beden duvarlarındaki işçilik ve organlardaki inşa tarzı 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki mimari tarzı gösterir. Hakikat halde kapısının üzerindeki kitabe de bu yenileme yazılıdır. Diğer yandan caminin kıble tarafında Caminin banisine ait bir de türbe bulunmakta olup türbede Tacettin İbrahim ve oğlu gömülüdür. Kuzeybatısında yükselen kare kaideli, silindirik gövdeli minaresi taştandır. 1901-1902'de Sultan II. Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.
SARIKADI (MİMARZADE) CAMİİ
Camiinin doğusundaki avlusunun kuzeyinde bir set üzerinde camiyi yaptıran Mimarzadelerin aile mezarlığı bulunmaktadır. Mezarların çoğunda yazısız Ankara Taşı şahideler vardır. Ancak, mermer şahideler yazılıdır. Kadınlara ait olan sandukalı iki mezardan biri kitabesi okunmasa da 1905 tarihlidir, diğeri ise 1845 de ölen Ganime b. Hüseyin'e aittir. Setin hemen kenarında H.1229 (1813) tarihli Mimarzade es-Seyyid el-Hac Abdullah, H.1238 (1823) tarihli es-Seyyid Kamil Yahya, H.1253 (1837) tarihli es-Seyyid Arif kızı Şerife Afife mezarları bulunur.
MEHMET ÇELEBİ CAMİİ
Sümer Mahallesi'nde, Zülüflü Sokak'ta bulunmaktadır. Boyuna dikdörtgen planlı, alafranga kiremit çatılı sade bir yapıdır. Duvarları ahşap hatıllı kerpiç örülüdür. Kuzey de güneyde altta kapalı, üstte bir, doğu ve batıda üstte dört altta iki pencere vardır. Duvarları beyaz badanalıdır. Kuzeybatı köşesinde çatıdan ahşap minaresi yükselir. Batıda kuzey köşeden harime girilir. Kuzeyde bulunan ahşap mahfelin ortasında köşkü vardır. Ahşap tavan sadedir. Ahşap minberi yenidir. Güneyde bulunan iki alt ve bir üst pencere sonradan kapatılmıştır. Alt pencerelerin ahşap çerçeveleri sonradan boyanmıştır. Alçı mihrap dörtkenarlıdır. Üstü mukarnas kavsaralıdır. Nişin çevresini içte bir yazı kuşağı dışta bitkisel süslemeli iki silme dolaşır. Nişin iki yanıda geometrik süslemelidir. Kitabesi yoktur. Mimari tarzından dolayı 19'uncu asırda tarihlenmiştir. 1990 da Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Kuzeyinde bulunan Hanifi Rum Çeşmesi 2010 çevre düzenlenmesi esnasında yok olmuştur.
HACI MUSA CAMİİ
Demirtaş Mahallesi, Eski Yol sokakta bulunan eseri kitabesine göre 1421 tarihinde Şerafettin Zade Musa tarafından yaptırıldı. 1923 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Cami, dikdörtgen planlı, çatılı, ahşap aksamı ile dikkat çeken bir yapıdır. Yapının taş temel üstüne oturan duvarları kerpiç örgülü ve sıvalıdır. İki yani kapalı son cemaat yerinde ortada devşirme iki sütuna; yanlarda duvarlara oturmakta; tuğla örgülü üç sivri kemerle dışa açılmaktadır. Kemer araları sonradan camekanla kapatılmıştır. Minare, kuzeydeki son cemaat yerinin batısına bitişmektedir. Kare planlı, kesme taştan yapılmış kaideden sonrası tuğla olarak devam eder. Uzun gövdesinin sıvası son onarımda temizlenmiştir. Şerefe, altı kirpi saçaklıdır. Minarenin sağında kesme taşla yapılmış tek cepheli bir çeşme vardır. Caminin diğer üç cephesi sadedir. Duvarlarda iki sıra halinde sıralanmış pencerelerle aydınlanır. Çatısı, alaturka kiremit kaplıdır. Son cemaat yerinin sağında imam odası, solu mahfele çıkış merdiveni yer almaktadır.
Faruk Gökyurt\ İLKSAYFA-
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.