İslamiyet’in doğuşunda zorlu süreçler ve Necaşi'nin koruyucu tavrı
İslamiyet’in ilk yıllarında Müslümanlar, Mekke'de Kureyş müşriklerinin baskılarıyla karşılaşırken, bazıları Habeşistan'a hicret ederek Necaşi'nin himayesinde güvende kaldı.
Kureyş'in tüm engellemelerine rağmen İslamiyet'in yayılması, Hz. Muhammed ve takipçilerinin üç yıl süren bir boykota maruz kalmasına neden oldu. İslamiyet’in ilk dönemlerinde Mekke'de artan baskılar karşısında bir grup Müslüman, Habeşistan'a sığınmıştı. Habeşistan Kralı Necaşi, Müslümanlara kucak açmış ve onları himayesine almıştı. Kureyş müşrikleri, hediyelerle gönderdikleri elçiler aracılığıyla Müslümanların kendilerine teslim edilmesini istemiş, ancak Necaşi, Cafer bin Ebi Talib'in yaptığı etkileyici konuşmanın ardından bu talebi reddetmişti. Bu gelişmelere paralel olarak Mekke'de Hz. Hamza ve Hz. Ömer gibi güçlü şahsiyetlerin Müslüman olması, İslam'ın yayılmasını hızlandırmış, bunun üzerine müşrikler, Haşimoğulları'na karşı şiddetli bir boykot uygulamaya başlamıştı.
HABEŞİSTAN KRALI NECAŞİNİN MÜSLÜMANLARA HOŞ MUAMELESİ
Müşrikler, Müslümanların Habeşistan’da huzur içinde yaşamalarını çekemediler. Onları geri çevirmek için teşebbüse geçtiler. Bir takım hediyelerle Habeş kralına iki elçi gönderdiler ve Müslümanları onlara teslim edilip geri göndermesini istediler. Necaşi Müslümanları çağırıp bilgi almak istiyordu. Müslümanların adına Ebu Talib’in oğlu Caferi Tayyar şöyle konuştu. Ey Hükümdar Biz cahiliyet üzere yaşayan bir kavim idik, Putlara tapardık, leş yerdik, fuhuş yapardık, akrabalara küser, komşuluk hakkını gözetmezdik. Kuvvetliler zayıfları ezerdi. Biz bu halde iken Allah içimizden birini peygamber olarak gönderdi. Allaha ibadete çağırıyor, atalarımızın taptıkları putları bırakmamızı istiyor. Bize doğru söylemeyi, emaneti gözetmeyi, akrabalık haklarını korumayı, komşularla güzel geçinmeyi, haramdan, kan dökmekten kaçınmayı bildiriyor. Allaha ibadet etmeyi, namaza, oruca, başkalarına yardım yapmaya çağırıyor. Biz on İnandık, onun hak davetine uyduk. Onun söylediklerine uyduk dedi. Kısacası Allah’tan Cebrail as almış olduğu vahiyleri yerine getirmeye çalışmışlardır. Necaşinin bu sözler üzerine onları koruyacağını müşriklere bildirdi.
MÜSLÜMANLARI MUHASARAYA ALINMASI
Kureyş ‘in baskısına engellemesine rağmen, İslamiyet günden güne yayılıyor ve kuvvetleniyordu. hz Hamza ve Hz Ömer gibi iki büyük kahramanın Müslüman olması, Kureyşlileri hayli düşündürüyordu. Nihayet Haşim oğullarına boykot ilan ederek onları zorlama yoluna gitmeyi kararlaştırdılar. Karara göre Haşim oğulları ile her nevi münasebeti kesecekler kız alıp vermeyecekler, alış veriş yapmayacaklar, görüşüp buluşmayacaklar, antlaşmayı imzalayıp Kâbe duvarına astılar. Böylelikle ona kutsal bir nitelik vermek istediler. Bu anlaşmayı Mansur b. İkreme yazmıştır. Kureyşliler, bu kararıyla Haşim oğullarını adeta aç öldürmeye niyet etmiş oluyorlardı. Haşim oğulları üç yıl boykot altında kaldılar. Çok sıkıntılı günler geçirdiler. Gün oluyordu ki, Müslümanlar yiyecek bir şey bulamadıklarında ağaç yaprakları yemek zorunda kalıyorlardı. Zaman geçtikçe müşrikler bu yaptıklarından da bir netice bulamayacaklarını anladılar. Müşrikler o kadar ileri gitmişler diki dışarıdan gelen tüccarlara bile onlara bir şey satmayacaksınız onlardan pahalı isteyeceksiniz derlerdi. Şuan ki durumda ise İsrail’in Filistine uyguladığı boykotun aynısı bu zülüm Peygamber efendimizin zamanında ve bu günümüzde de var. Rabbim bu zulmü onların başına çıkarsın Müslümanlar bu zulümlerden bir an önce kurtulsun inşallah.
BOYKOT ANTLAŞMASININ YIRTILMASI
Haşim oğulları Mekke kenarında Şi bi Ebu Talib denilen vadide üç yıl ablukada kaldılar. Ancak Araplarca kutsal sayılan Eşhur’u Hurum ‘dayani Muharrem, Recep, Zilkade ve Zilhicce aylarında Müslümanlara karşı muameleleri yumuşadı. Çünkü bu aylarda her türlü savaş, kavka, tecavüz yasaktı. Bazı kişiler bu ablukanın kaldırılması için harekete geçtiler. Çünkü bu zalimce tutum, insanlık duygularına dokunmaya başladı. Bunların başında Amr oğlu Zuheyr’in yanına geldi. Zuheyr, dedi sen güzel güzel yiyorsun, giyiniyorsun ama dayılarının halini görmüyorsun musun? Onlar neler çekiyor biliyor musun? Yemin ederim ki, Ebu Cehil’in hakkında böyle bir şeye karar verilse o buna asla yanaşmazdı, diyerek kabile gayretine dokundu. Zuheyr ben tek başıma ne yapabilirim? Diyince Hişam ben senden yanayım, ikinci ben olurum dedi. Onlar işbirliğine hazırlıklılardı. Beş kişi artık söz birliği yaptılar. Zuheyr kabeye gelerek, şöyle konuştu. Ey Mekkeliler hepiniz istediğiniz gibi rahat içinde yaşıyorsunuz, Fakat Haşim oğulları her şeyden mahrum. Onların açlıktan kırılmaları reve mı diye seslendi ve böylelikle antlaşma yırtıldı ve böylece Müslümanlar biraz daha nefes alabildiler.
HÜZÜN YILI HZ. EBUBEKİR VE HZ HATİCENİN VEFATI
Artık Müslümanlar ablukadan kurtuldular. Biraz nefes aldılar. Boykotun kalkmasından bir müddet sonra Hz Peygamber, iki büyük kederle karşılaştı. Birkaç gün ara ile Hamisi olan amcası Ebu Talib ile kendisine en büyük destekçisi olan Hz Hatice vefat ettiler. Bu iki ölüm Hz Peygamber’e çok hüzün ve elem verdi. Bundan dolayı bu yıla ‘Hüzün Yılı senetü’l Hüzün denildi. Ebu Talib vefat ettiğinde 80 yaşında idi. Onun ardından Hz Hatice bu dünyadan göç etti. Hatice; sevgisiyle inancıyla, ince kalbiyle, fedekarlığı ile Hz Peygamberin en sevgilisi idi. Hz Peygamberin en sıkıntılı yanında onunla beraber her zorluğun üstünden geldi. Kimsenin inanmadığı zaman ilk iman edendi. Onu her zaman sevgi ve muhabbetle yâd etmiştir. Ebu Talibin ve Hz Hatice’nin vefatından sonra Müslümanların eza ve cefası daha da arttı. Bir gün Hz Peygamber sokaktan geçerken üstüne biri toprak attı. Peygamberin öylece eve gidince Hz Fatıma içi sızlayarak üstünü temizledi. Hayatta en üzücü olaylardan biriside çocuklarımızın üzülerek ağlaması kadar insanı yaralayan bir şey yoktur. Bu zülüm bir süre daha böyle devem etti. Müşriklerin zulmü artarak devam etti.

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.