Hocalar bile bilmiyor: Bir zamanlar “Gazeteciliğin Okulu”ydu
105 yıllık geçmişe sahip; Ankara’nın Bab-ı Ali’si Ulus’taki Rüzgarlı Sokak hırdavatçıların merkezine dönüştü. Gazeteciliğe Rüzgarlı’da başlayan Tuğrul Sarıtaş, “Bir zamanlar gazeteciliğin okuluydu; Şimdilerde nerede olduğunu bile bilmeyenler var!” dedi.
1990’lı yıllara kadar hem yerel hem de ulusal gazetelerin merkezi olan Ankara’nın Bab-ı Ali’si Ulus Rüzgarlı Sokak’taki matbaa ve gazeteler artık yerini tamamen hırdavatçılara bıraktı. Vatandaşların internetle tanışmasıyla birlikte “Yazıyor” diye bağıran çocukların sesi susarken; son yıllarda ise Rüzgarlı’nın kaldırımlarında artık hırdavat toptancılarının araçları yer aldı. Geçmişten günümüze Rüzgarlı Sokak hakkında bilgi veren 55 yıllık Gazeteci Tuğrul Sarıtaş, bir zamanlar Türk siyasetinin de kalbinin attığı bölgenin; gazeteciliğe dair bir okul bulunmayan Türkiye’de “Gazeteciliğin Okulu” olduğunu söyledi. 105 yıllık tarihe sahip Sokak hakkında “Şimdilerde nerede olduğunu bile bilmeyenler var! Gazetecilik hocaları bile” diye ekledi. Yazılı basının dijitalleşmesi hakkında da görüşlerini dile getiren Sarıtaş, Rüzgarlı ile ilgili belgesel çalışmalarının da duyulmasını arzu etti.
NEREDE ORASI? DİYE ŞAŞIRIYORLAR
Gazeteci Tuğrul Sarıtaş, Rüzgarlı Sokak’ta gazetecilik yapmanın bir ayrıcalık olduğunu vurgulayarak, “Ben ve usta gazeteci İlhan Kuyucu "Rüzgarlı Gazeteciliği Üniversitesi" mezunuyuz. Rüzgarlı Sokak' ta gazetecilik yapmak bir ayrıcalıktı. Çünkü orası bir üniversite idi! Sözün kısası 'Rüzgarlı Gazeteciliği Okulu'ndan mezun olanların büyük çoğunluğu ulusal gazetelerin genel yayın müdürlüğü görevlerine getirildi. 5 Ocak 1968 tarihinde Ulus Gazetesi'nde göreve başladım. Burada ustalarımızdan etik, dürüst, doğru haberciliği öğrendik! Sokağın adı gibi; rüzgar gibi ediyorduk gündüz gece haber peşinde koşuyorduk. Şimdilerde! 'Rüzgarlı Sokağın' nerede olduğunu bile bilmeyenler var! Genç nesil gazeteciler Rüzgarlı Sokak Gazetecilik Üniversitesi deyince "nerede orası?" diye şaşırıyor! Haklılar, çünkü okullarda ‘Türk Basın Tarihinin’ merkezi olan bu sokağı kendilerine ders veren hocaları bile bilmiyor! Artık Rüzgarlı çok değişti. Şimdi burada mürekkep kokusu yok. Gazete satan çocuklar yok. Rüzgar gibi koşturan gazeteciler yok” dedi.
HATIRLATMAK İSTİYORUZ
Tuğrul Sarıtaş, “Adı İstanbul Caddesi üzerinden esen soğuk rüzgarlardan geliyor. Çevresinde bir zamanlar Meclis ve birçok önemli kurumlar bulunuyordu. Bu nedenle Rüzgarlı’da önemli bir konumdaydı. Rüzgarlı' da matbaa makinelerinin sesini duymuyoruz, mürekkep kokusunu içimize çekemiyoruz; bizde çok istiyoruz o sokağın tekrar eski günlerine dönmesini. Rüzgarlı Sokak'ta "Yazıyor...Yazıyorrrr" diye bağıran çocukların sesinin duyulmasını arzuluyoruz. Tabii ki teknoloji değişti! Ama o günleri de hatırlamak, hatırlatmak istiyoruz. Bu nedenle biz de değerli meslektaşım ile birlikte 15'er dakikadan 6 bölüm olan Rüzgarlı Sokak Gazeteciliği Belgeselini hazırladık. Bunu da sizler aracılığıyla duyuruyoruz” diyerek sözlerini sürdürdü.
YAZILI BASIN DEVAM ETMELİ
Günümüzde yazılı basında yaşanan dijitalleşme süreci hakkında görüşlerini açıklayan Tuğrul Sarıtaş artık 'internet' haberciliğinin daha da yaygınlaştığını belirterek, “Diğer ülkelerde de İnternet haberciliği yapılıyor pek tabii ki. Ama bu demek değildir ki; basılı gazeteler kapatılsın! Hayır, diğer ülkeler hem gazetelerini basılıyor hem de İnternet üzerinden yayınlarını gerçekleştiriyor! Şöyle ki; İnternet haberciliğe abone sistemi getirilmiş. Abone olamayanlar İnternet üzerinden haber okuyamıyor! Açtığı an 'kristal engel' ikazı çıkıyor. Sözün kısası; o zaman gidip parasını verip gazetesini alıyor. Yapılan istatistiklere göre; büyük çoğunluk gazeteyi bayiden alıp okumayı daha çok seviyor. Ülkemizde de böyle bir sisteme geçilebilir” ifadelerini kullandı.
Kaynak:Gazete İlksayfa
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.