Hızla artan yapılaşma ekolojik koruma alanlarını tehdit mi ediyor?

Hızla artan yapılaşma ekolojik koruma alanlarını tehdit mi ediyor?

Peyzaj Mimarı Neslihan Duygu Kutlay, kent içindeki bina, kaldırım ve yol çalışmalarının ekolojik koruma alanlarını tehdit ettiğini belirtti. Kutlay, “İmrahor Vadisi, Eymir ve Mogan Gölleri yapılaşma, kentsel ve endüstriyel kirlilik tehdidi altında” dedi

Peyzaj Mimarı ve Ziraat Yüksek Mühendisi Neslihan Duygu Kutlay ile Ankara Başkent olduktan sonra yapılan peyzaj çalışmalarını, ekolojik koruma alanlarını, mekânsal kimlik ve tasarımını, birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ankara’nın konumu hakkında konuştuk. Kutlay, “Kent içindeki bina yapımı, kaldırım ve yol çalışmaları, çim yapımları, yol genişletilmesi vb. aktivitelerle bazı bitkiler için yaşam alanı artık kalmamaktadır. Ekolojik koruma alanlarından İmrahor Vadisi, Eymir ve Mogan Gölleri yapılaşma, otoyollar, kentsel ve endüstriyel kirlilik tehdidi altında ve yok olmak üzeredir. Ankara, yağ̆ lekesi seklinde yayılmakta ve önüne gelen tüm değerleri yok etmektedir. Biraz peyzaj anlayışının değişmesi biraz da yerel yönetimlerin bakış açısından değişime uğramıştır” dedi.

whatsapp-image-2023-01-16-at-23-47-28.jpeg

Peyzaj Mimarı Neslihan Duygu Kutlay’ın muhabirimiz Buket Beslen ile yaptığı söyleşi şu şekilde:

Ankara Cumhuriyet’in Başkenti olduktan sonra peyzaj alanında birçok düzenleme yaşadı. Bunlardan biraz bahsedebilir misiniz?

Kutlay: “1924’te çıkan bir yasa ile İstanbul’un belediye modeli Ankara’ya uyarlanarak ‘Ankara Şehremaneti’ kuruldu. 1925’te çıkarılan bir başka yasa ile Şehremaneti’ne kamulaştırma yetkisi verildi. Yenişehir’e arazi sağlamak amacıyla büyük bir kamulaştırma hareketine girişildi. Kentin güneye gelişiminin ilk belirleyicisi, yeni mahalleler kurulabilmesi amacıyla, Ankara ve Çankaya arasında 400 hektarlık bir alanın kamulaştırılmasıydı. 1927’ye gelindiğinde Ankara’nın nüfusu 74 bine ulaşmış; apartmanların yanı sıra, ‘bahçeli ev’ tipinde, ayrık düzende memur konutları Atatürk Bulvarı doğrultusunda inşa edilmeye başlanmıştı. Bahçelievler’in tek katlı evleri ve bahçeleri Cumhuriyetin dokusunu oluşturmaya başlamıştı. TBMM binasının mimari özellikleri ve genel yapısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü ve ölümsüzlüğünü simgeleyecek biçimde, ağırbaşlı, sağlam ve dayanıklı nitelikte tasarımlanmıştır. Tüm mekânlarda anıtsal, dengeli ve üç boyutlu bir düzenleme ele alınmıştır. Türkiye’nin her yerinden getirilen bitkiler ile bir peyzaj düzenlemesi yapılmıştır. Benden önce ve benden sonra hala peyzaj mimarlığı öğrencilerine, burada ders olarak teknik geziler düzenlenmektedir.”

ankara-peyzaj.jpg

Kentin kültürü Cumhuriyet döneminde atılmaya başlandı fakat birçok medeniyete ev sahipliği yapan Ankara gereken değeri görebildi mi?

Kutlay: “Günümüzde şehirde büyük bir hızla yapılaşma sürmektedir. Kent içindeki bina yapımı, kaldırım ve yol çalışmaları, çim yapımları, yol genişletilmesi vb. aktivitelerle bazı bitkiler için yaşam alanı artık kalmamaktadır. Keşke Hikmet Birant’ın ‘Alıç Ağacı ile Sohbetler’ kitabının kahramanı olan Dikmen Alıcı (Crataegus dikmensis) yaşamına bu semtte devam edebilseydi. Ülkemiz doğal zenginlikler bakımından dünyanın en önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır. Başkentimizde bu doğal kaynaklara ev sahipliği yapan şehirlerimizden birisidir. Başkentimiz, şehir sınırı itibariyle doğal olarak yetişen yaklaşık 960 farklı bitki türüne sahiptir. Bunların birçoğu; Ankara çiğdemi, Tükrük otu, Peygamber çiçeği gibi endemiktir, yani sadece başkentimizde bulunmaktadır. Bunlar keşke korunabilseydi.”

6565465.jpg

Cumhuriyet dönemi mimari eserler Ankara’nın birçok noktasını süsledi ve önemli kişiler bu projelerde yer aldı. Neden bu tarz projeler yerini ruhsuz yapılara bıraktı?

Kutlay: “En önemli ekolojik koruma alanlarından İmrahor Vadisi, Eymir ve Mogan Gölleri yok olmak üzeredir. Mogan, Eymir Gölü ve İmrahor Vadisi yapılaşma, otoyollar, kentsel ve endüstriyel kirlilik tehdidi altındadır. İstanbul aksındaki Kazan yerleşimine kadar ve Elmadağ’daki kayak merkezi bile tehdit altındadır. Ankara, yağ̆ lekesi seklinde yayılmakta ve önüne gelen tüm değerleri yok etmektedir. Biraz peyzaj anlayışının değişmesi biraz da yerel yönetimlerin bakış açısından değişime uğramıştır.”

mogan-golu.jpg

Ankara’nın Cumhuriyet döneminde çizilen projelerinde Keçiören, Dikmen gibi bağlık alanları Ankara’nın havası en temiz alanlarıydı. Yapılacak düzenlemelerle bu ve benzeri semtlerin eski havası, yapısı sizce yeniden eski halini alabilir mi?

Kutlay: “Dikmen vadisi çalışmaları etapların sistematik ilerlemesi Ankara halkının buralara talep göstermesini sağlıyor. Bundan sonra da rekreasyon alanlarına önem verilerek gidilirse modern alanlara evrileceğini düşünüyorum.”

dikmen-vadisi.jpg

Ankara gelecek yıllarda hangi alanlara doğru genişleme gösterecek ve ne gibi düzenlemeler yaşayacak?

Kutlay: “Bu gelişmeleri hep birlikte göreceğiz. Yerel yönetimler, odalar ve STK’lar iş birliğinde bulundukları takdirde modern ve işlevli parklar, yaşam alanları ve rekreasyon alanlarının çoğalacağını ve işlev kazanacağını düşünüyorum.”

emr-1918.jpg

Ankara mekânsal kimlik ve tasarım noktasında günümüz de nereye gidiyor?

Kutlay: “Ankara’daki üniversitelerin bazılarının yerleşkeleri sanki birer botanik bahçesi gibi özenle seçilmiş ve çok iyi korunmuş, yetişkin ağaç örnekleriyle doludur. Ankara Fen Fakültesi bahçesi bu konuda her türlü takdiri hak eder, gezenleri hayran bırakır. Eski ile yeninin harmanlandığı projeler hep ilgi çeken ve yenilikçi projeler olmuştur. Geri dönüşüm malzemelerinden yapılan heykeller, kinetik heykeller tasarıma yeni renkler katmaktadır. Yeni dönem tasarımlarda da geleneksel, endemik ve modern karışımlarla Ankara yeni yüzyıl kimliğine bürünecektir.”

Buket Beslen/ İLKSAYFA-

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.