Giritli Ali Aziz Efendi kimdir, mezarı nerede?

Giritli Ali Aziz Efendi kimdir, mezarı nerede?

Giritli Ali Aziz Efendi kimdir, hangi dönem yaşadı, hangi görevlerde bulundu, edebi kişiliği nedir, hangi eserleri verdi, mezarı nerede? İşte cevabı:

Osmanlı devlet adamlarından,  bürokrat Giritli Ali Aziz Efendi’nin hayatını sizler için derledik…  

Giritli Ali Aziz Efendi kimdir, hangi dönem yaşadı, hangi görevlerde bulundu, edebi kişiliği nedir, hangi eserleri verdi, mezarı nerede? 

İşte cevabı:

Giritli Ali Aziz Efendi, 1749 yılında Girit - Kandiye’de  doğdu.  Girit Defterdar-ı Tarihçisi Mehmed Efendi'nin oğludur. Tahsilini Girit’te yapan Aziz Ali Efendi, babasından kalan serveti bitirdikten sonra İstanbul’a gelerek Hassa silahşorları arasına katıldı. İstanbul'da Hemşerisi Yusuf Ağa'nın himayesine giren ve Hassa Silahşorları arasına katılan Aziz Ali Efendi hâcegân-ı Divan-ı Hümâyun arasına katılarak yüksek bir mevki elde etmeyi başardı.

BERLİN BÜYÜKELİÇİLİĞİNE ATANDI

Daha sonra hemşerisi Yusuf Ağa'nın sayesinde  Sakız Adası’na vergi tahsildarı olarak tayin edildi.  Bu görevinde de başarılı bulunan Aziz Ali Efendi, Belgrad’a gönderildi ve bazı gayri menkullerin satışı için resmi bir görev aldı. Bu görevindeki başarısı üzerine  III. Selim zamanında Mir-i manlık görevi ile  1796'de Prusya gönderildi.   Ali Aziz Efendi, 1797  yılında Berlin büyük elçiliğine getirildi. Bu görevle 4 Haziran 1797 tarihinden ölümüne kadar Berlin’de devam ettirerek  Padişah III. Selim adına Osmanlı Devleti’ni temsil etti.  Bu yıllardaki gözlemlerini  bir sefaretname  haline getiren Ali Aziz  Efendi  en popüler eseri olan Muheyyalat adlı eserini bitirdikten  bir yıl sonra 29 Ekim 1798'de Berlin’de  vefat etti. Berlin’deki Müslüman mezarlığına defnedildi.

FARSÇA 40 BİN BEYTİ EZBERE BİLİYORDU

Giritli Ali Aziz Efendi öldükten sonra yerine oğlu Selüver Efendi Berlin Elçisi olmuş,  yanlarında götürdükleri yakın akrabalarının büyük bir kısmı daha sonraları da Osmanlı hariciyesinde görev almıştır. Arapça ve Farsçayı tahsil hayatında öğrenen Aziz Efendi , Girit’te Rumca ve  Berlin’de de Almanca öğrenmiştir.  Devrin kaynaklarının belirttiğine göre hafızası ve ezber kabiliyeti çok yüksek bir insan olduğu, Farsçayı çok iyi bildiği ve hafızasında Farsça 40.000 beyit bulunduğu nakledilmektedir. Aziz Al Efendi’nin tasavvuf, hurufilik, hikmet felekiyat ilimleri ile ilgili olduğu, cifr, simya, remil, sihir ve tılsımla ilgilendiği, hurufiliğe meyyal bir yazar olduğu eserlerinden de anlaşılmaktadır

ESERLERİ

Muhayyelat: Tam adı "Muhayyelât-ı ledünni-i ilahi-i Giridî Ali Aziz Efendi" olan ve Muhayyelat veya "Muhayyelat-ı Aziz Efendi" adı ile bilinen eseri   en ünlü eseridir. Muhayyelat eski harflerle dahi tam beş kez basılmıştır. Bu eser Aziz Efendi’nin  Tabiat üstü kuvvetler, hurufilik, mistik alem,  ve gerçek hayattan aldığı  yaşantılarla iç içe olan hikaye içinde hikaye sistemi ile yazılan  farklı bir eserdir. Eserin 1797'de tamamlandığı sanılmaktadır. Muhayyelat gerçek hayata dair yansımalarla birlikte efsanelerin, çeşitli  ifritlerin, dervişlerin, aşıkların ve çeşitli mistik inançların  iç içe geçtiği fantastik ve gerçekçi öykülerin  bir arada olduğu  geleneksel hikâye ile çağdaş hikayelerin bir arada bulunduğu, hikmet ve tasavvuf kültürü ile masal tekniği ve hikayeciliğinin harmanlandığı  farklı bir eserdir. 
Muhayyelat Türk Edebiyatında çağdaş öykücülüğe geçişin ilk örneği, ilk basamağı olarak kabul edilen bir eser olmaktadır.

Eser:  "Birinci, İkinci, Üçüncü Hayal" başlıkları altında üç bölüm halindedir. Daha çok Doğu hikaye geleneğinin ,  Sinbadname, 1001 gece masallarının  yapısal özelliklerini gösterir.  Hikayelerdeki asıl kahramanlar iç içe geçmiş hikayeler içinde geçen  kitap bitinceye kadar da değişmeyen kahramanlar olarak kalırlar ve  iç içe anlatılan hikayelerle  konu bütünlüğünü sağlar. Muhayyelat  E. J. W. Gibb tarafından İngilizceye çevrilmiş (1884), eserin  eski harflerle yapılmış beş adet baskısından sonra günümüz diline de çevrilmiş latin harfleri ile  ilk kez Muhayyelât-ı Aziz Efendi adıyla Ahmet Kabaklı tarafından yayımlanmıştır (İstanbul 1973)

Ahmet Mithat Efendi'nin "Çengi" adlı romanında Muhayyelatın derin tesirleri vardır.  Muallim Naci'nin "Naci" takma adını kullanmasına da Muhayyelat da yer alan "Kıssa-ı Naci" hikâyesidir.  

Muhayyelat hakkında E. J. W. Gibb  Ahmet Kabaklı, Recep Duymaz, Muhayyelat Üzerine Bir İnceleme Avusturyalı Türkolog Andreas Tietze  çalışmalar yayınlamışlardır.

gir-001.jpg

2. Vâridât. Vâridât-ı İlâhiyye adıyla da anılan eser bazı tasavvufî söz ve kavramların mahiyetini “Vâride” başlıklı küçük bölümlerde izah etmektedir. Yazma bir nüshası Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Kütüphanesi’ndedir.

3. Divan. Çoğu tasavvufla ilgili şiirlerinden meydana gelen küçük bir yazma divandır. Yazma divançe Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunan ve Şeyhülislam Ahmed Muhtar Molla Bey’in oğlu Ali Haydar eliyle 1302’de rik‘a hattıyla istinsah edilmiş bir nüshasında bir tevhid, bir na‘t ve otuz bir gazel mevcuttur. Türkçe ve Farsça şiirleri de bulunmaktadır.

4. Sefaretname . Eser Aziz Ali Efendi’nin  Belgrad, Prusya ve Berlin’de geçen yıllarını anlatan küçük bir  eseridir.

 

Gazeteilksayfa.com

 

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.