Gelecekte beslenme savaşları yaşanacak

Gelecekte beslenme savaşları yaşanacak

Tarım Yazarı Mine Ataman, gelecekte beslenme savaşlarının daha fazla yaşanacağını iddia etti. Ataman, “Tarımsal kaynaklı savaşlardan korunmanın tek yolu toprağa bağımlı kalmadan gıda üretimi yapılabilecek ileri teknolojiler geliştirmek” dedi.

Tarım Yazarı Mine Ataman, iklim değişikliğinin tarıma olumsuz etkilerini, eko tarım ve konvansiyonel tarımı, beslenme savaşlarının yaşanmaması için atılması gereken adımları gazetemize konuştu. Ataman, “İklim değişikliğinin olumsuz etkileri, Kovid-19 ve Ukrayna Rusya savaşı hepsi zaten gıdaya erişemeyen milyonlarca insanın düpedüz açlıktan ölmesine neden oluyor. Gelecekte beslenmeden kaynaklı savaşların daha yoğun yaşanacak. Ukrayna-Rusya savaşı tarımsal üretim temelli bir savaş. Tarımsal kaynaklı savaşlardan korunmanın yolu eko tarımdan çok toprağa bağımlı kalmadan gıda üretimi yapılabilecek ileri teknolojiler geliştirmek. Yapılacak olan tarımda çevreye dost, toprağa, havaya, diğer türlere zarar vermeyecek onların elverişli yaşam alanlarına tehdit unsuru olmayacak üretim teknolojileri geliştirmek. Tek sığınacağımız alan dost teknolojiler” dedi.

processed-7ac15cf4-5ad8-439d-94b4-f285c187b53a-eaqkhky3.jpeg

GIDAYA ERİŞEMEYEN MİLYONLARCA İNSAN AÇLIKTAN ÖLÜYOR

Ataman, “İklim değişikliğinin olumsuz etkileri, Kovid-19 ve Ukrayna Rusya savaşı hepsi zaten gıdaya erişemeyen milyonlarca insanın düpedüz açlıktan ölmesine neden oluyor. Gıda fiyatları giderek yükseliyor. Sadece yoksullar değil gelişmiş ülkelerin orta sınıfları bile gıdaya daha çok bütçe ayırmak zorunda kalıyorlar. Tüm bu sorunlar yetmezmiş gibi günümüz tarımı bir taraftan da doğadaki kaynakları tüketiyor çocuklarımıza bırakacak elverişli bir gezegen bırakmıyor. Çocuklarının sağlıklı beslenmesini isteyen ve tarımsal faaliyetlerin çevresel etkilerini düşünen her birey şimdilerde tarımsal üretim süreçlerini daha çok sorguluyor. Sosyal medyada her gün binlerce mesaj kitleleri yeni eğilimlerle tanıştırıyor. Konvansiyonel tarımın gezegene zarar verdiği onun yerine herkesin kendi besinin üretmesi gerektiği, karbon çiftlikleri açmak isteyenlere, agroekolojik tarım yapmak isteyenler, organik tarımcılar her biri iyi niyetli gezegeni korumak istiyor. Herkesin ortak amacı pestisit kullanımını azaltmak, kaynakları doğru kullanmak, suya, biyoçeşitliliğe, orman varlığına, toprağa zarar vermeden üretim yapabilmek” ifadelerini kullandı.

1.jpg

EKOTARIM İLE DÜNYAYI BESLEMEK İMKÂNSIZ

Amerika’da yapılan bir araştırmaya göre tüm dünyada organik tarım yapılırsa ekstradan yüzde 16-33’lik bir arazi kullanılıp yüzde 8-15 arasında bir orman alanının ise tahrip edilmek zorunda kalacağına dikkat çeken Ataman, sözlerine şöyle devam etti: “Organik tarım görece verimsiz. Son yıllarda özellikle de Güney Amerika’da yoğunlaşan ‘Endüstriyel Hayvancılığı’ hedef alan kurumlar tüm dünyanın bitkisel beslenmeye geçmesi gerektiğini de savunuyor. Bu durumda da hayvansal kaynaklı proteinler yerine bitkisel kaynaklı protein üretmek kat be kat pahalı ve kaynak kullanımına ihtiyaç duyuyor. Organik tarım için gerekli gübreler yapımında kullanılan nitrojen hayvansal gübre kaynaklı hayvan üretimi olmadığında maalesef organik gübre de olmayacak. Eko tarım kuşkusuz çevreye dost olmakla birlikte verimin düşüklüğü nedeniyle 50 yıl içinde 9 milyar olması beklenen dünya nüfusunu beslemesi imkânsız.”

samsun-da-tarimsal-kuraklik-eylem-plani-olusturuldu-h2669-99a75.jpg

GIDA ÜRETİMİNDE İLERİ TEKNOLOJİLER GELİŞTİRİLMELİ

Ataman, gelecekte beslenmeden kaynaklı savaşların daha yoğun yaşanacağının altını çizerek, “Ukrayna-Rusya savaşı tarımsal üretim temelli bir savaş. Tarımsal kaynaklı savaşlardan korunmanın yolu eko tarımdan çok toprağa bağımlı kalmadan gıda üretimi yapılabilecek ileri teknolojiler geliştirmek. Maalesef medya insanları konvansiyonel tarımla ilgili çoğu zaman yanlış yönlendiriyor. Organik tarım ile konvansiyonel tarımı savaşa sokmak gezegenin geleceği için yapılabilecek en büyük hata. Aksine iki ekolün birbirinden öğreneceği çok şey var. Organik tarım ya da eko tarım hala etkisinden faydalanarak mükemmel çözüm önerileri olarak pazarlanıyor. Oysa bu tarz üretim modellerinin de kendi içinde aksaklıkları ve zorlukları var. Teknoloji sadece konvansiyonel tarıma değil eko tarıma da gerekli. Eko tarım ile dünyayı beslemenin yolu ya nüfus azaltılarak ya da ekim alanları iki katına çıkarılarak mümkün olabilir” ifadelerini kullandı.

basliksiz-1.jpg

HEM DÜNYA HEM İNSANLIK İÇİN ETİK KARARLAR ALINMALI

Bireysel olarak alınabilecek önlemlere de değinen Ataman, “Daha az yemek, israfı önlemek, bitki çeşitliliğini artırmak, yerelde tüketmek, ambalaj teknolojilerini geliştirmek, raf ömrünü artırarak iade imhayı azaltmak dolayısıyla israf ve kaynak kullanımını düşürmek tüm bunlar bireysel olarak alabileceğimiz önlemler ve vereceğimiz desteklerle dünyanın geleceğine yapabileceğimiz gerçek katkılardır. Alışkanlıklarımızı değiştirirken hem gezegen hem de insanlık için etik kararlar almalıyız. Yeme alışkanlıklarımız da sera gazı emisyonlarının artmasına neden olabiliyor. Lüks restoranlar, artizan olana ilgi, uzak coğrafyalardan yerel ürün satın alma bunlar kötü niyetli olmasa bile gıda fiyatlarını yükseltiyor yerel toplulukların da yüksek fiyattan gıda yemelerine neden oluyor” şeklinde konuştu.

70094-642021-13412327.jpg

SIĞINAĞIMIZ DOST TEKNOLOJİLER

Tarım Yazarı Mine Ataman, dünya ve insanlık için besinleri korumak ve besin savaşlarının yaşanmaması için tarımda atılması gereken adımlardan bahsederek konuşmasını noktaladı: “İklim değişikliğinden kaynaklı olarak önümüzdeki 50 yılda pirinç mahsulünde yüzde 40 kayıp öngörülüyor. Nedeni olağanüstü iklim olayları ve çeşitli istilacı türler. Tüm bunlarla ve eko tarım ile mücadele etmek mümkün değil. Kuraklığa, istilacılara, soğuğa dirençli türler geliştirmek gerekiyor. Yapılacak olan tarımda çevreye dost, toprağa, havaya, diğer türlere zarar vermeyecek onların elverişli yaşam alanlarına tehdit unsuru olmayacak üretim teknolojileri geliştirmek. Tek sığınacağımız alan dost teknolojiler. O zaman daha az kaynak kullanımı ile sağlıklı gıdalar üretip insanlığı besleyebiliriz. Belki de bakış açımızı değiştirmek gerekiyor. Eko tarım yerine daha az tarımsal faaliyeti düşünebiliriz. Bu sayede gezegen kendini onarabilir, insanlar yeni bir besleme alışkanlığı edinirken dünya da yeni gıda üretim sistemlerini geliştirebilir.”

Buket Beslen/ İLKSAYFA-

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.