Gazze'deki gazeteciler öldürülen meslektaşları için protesto düzenledi
Gazze'de bir araya gelen gazeteciler, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden meslektaşları Muhammed Mansur ve Husam Şebat’ı anarak uluslararası koruma talep etti.
Gazze'de toplanan Filistinli gazeteciler, İsrail’in hava saldırılarında hayatını kaybeden Filistin El-Yevm muhabiri Muhammed Mansur ve Al Jazeera Mubasher muhabiri Husam Şebat’ın öldürülmesini protesto etti. El-Ehli Baptist Hastanesi önünde düzenlenen eylemde gazeteciler, İsrail’in basına yönelik saldırılarını “gerçeğe karşı bilinçli bir saldırı” olarak nitelendirerek, uluslararası toplumdan acilen koruma sağlanmasını istedi. Gazeteciler, zorlu koşullara rağmen gerçekleri aktarmaya devam edeceklerini ve kalemlerinin savaşın kurbanlarının sesi olmaya devam edeceğini vurguladı.
MANSUR VE ŞEBAT SAHADA OLAĞANÜSTÜ BİR İSTİKRAR SERGİLEDİ
Gazeteci Yusuf Faris, eylem sırasında yaptığı konuşmada, "Mansur ve Şebat İsrail saldırılarını haber yaparken olağanüstü bir istikrar sergiledi. İşgal ordusundan doğrudan tehdit almalarına rağmen her zaman sivillerin ve yerinden edilmişlerin yanında ön saflarda yer aldılar." ifadelerini kullandı. Faris, Gazze'deki gazetecilerin kamerayı ve kalemi suçun karşısında tutmaya devam edeceğini, tehditler ya da hedef alınmalarının onları durduramayacağını, bedeli hayatları olsa bile meslektaşlarına ve görevlerine sadık kalacaklarını vurguladı.
Gazeteci Muhammed Şahin de meslektaşı Şebat'ın doğrudan tehditlere ve birçok iddiaya maruz kaldığını ancak bunların onu gerçeği aktarmaktan vazgeçiremediğini belirtti. "İşgal ordusu, Şebat'ı durduramayınca, onu planlı ve kasıtlı bir suikastla, bir füze ile öldürmeyi seçti." diyen Şahin, İsrail ordusunun bu suçlardan dolayı yargılanmasını talep etti. Al Jazeera muhabiri Muhammed Karika da İsrail ordusunun, uluslararası koruma işaretlerini taşısalar bile gazeteciler ve siviller arasında ayrım yapmadığını belirterek, gazetecilerin, Filistinlilere yönelik devam eden bombardıman ve soykırımın hedefi olmaktan çıkarılması gerektiğini kaydetti.
Uluslararası toplumu, İsrail'in uluslararası hukuka ve teamüllere saygı göstermesi için acilen harekete geçirmeye çağıran Karika, "Şebat'ı kaybetmek bizi derinden sarstı. Umarız şehit edilen son gazeteci olur. Kelimelerin karşılığı füze olmamalı." dedi.
İSRAİL'İN YARGILANMASI ÇAĞRILARI
Filistin Gazeteciler Sendikası temsilcisi Ahad Fervane ise Gazze'deki gazetecilerin son derece ağır iş ve insani şartlar altında görev yapmaya zorlandığını söyledi. İsrail'in uyguladığı soykırım sırasında medya kurumlarının ve merkezlerinin çoğunun yıkıldığına işaret eden Fervane, bu nedenle görevlerini barınma merkezleri ve hastanelerde yerine getirdiklerini belirtti.
Fervane, Gazze'de basın mensuplarının maruz kaldığı durumu, modern savaş ve çatışma tarihinde medya aleyhinde işlenen en büyük suç olarak nitelendirdi. Dünya çapındaki herhangi bir çatışmayla kıyaslandığında bile saldırılarda ölen ve yaralanan basın mensuplarının sayısının benzerinin görülmediğine dikkati çeken Fervane, "İsrail kimsenin gerçekleri anlatmasına tahammül edemedi, bu yüzden kendi hikayesiyle çelişen her sesi susturmaya çalıştı." şeklinde konuştu.
Fervane, Filistinli gazetecinin tüm karartma girişimlerine rağmen kanı, merceği ve sesiyle İsrail'in suçlarını açığa çıkarabildiğini vurguladı. Gazeteciler Sendikası'nın, Uluslararası Gazeteciler Federasyonu ve bazı avukatlarla işbirliği içerisinde Uluslararası Ceza Mahkemesine dava dosyaları sunduğunu söyleyen Fervane, ancak ABD başta olmak üzere siyasi baskılar nedeniyle gecikmeler yaşandığını aktardı. Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR), dün yaptığı açıklamasında, ABD medyasına İsrail'in Gazze Şeridi'nde gazetecilere yönelik saldırısını kınama çağrısı yapmıştı.
MESAJI İLETMEYE DEVAM EDECEĞİZ
Al Jazeera kanalının Gazze muhabiri Enes Şerif de medyadaki mesajlarını tüm tehditlere rağmen iletmeye devam edeceklerini dile getirdi. Şerif, "İşlenen bu suçlar, gerçekte olanları haberleştirmeye ve dünyaya aktarmaya devam etme konusundaki kararlılığımızı perçinliyor." dedi. Al Arabiya kanalı muhabiri İslam Bedr ise Muhammed Mansur ve Husam Şebat'ın öldürüldüğü günü "son derece kasvetli ve çetin" olarak nitelendirdi.
Basın mensuplarını da kapsayacak şekilde sistematik olarak çok sayıda saldırı, gözaltı ve yaralanmaların yaşandığına işaret eden Bedr, Gazze'ye yönelik saldırıların başlangıcından bu yana öldürülen gazeteci sayısının 208'e yükseldiğine, neredeyse her 2 günde bir gazetecinin hayatını kaybettiğine dikkati çekti. İsrail'in, işlediği bu suçlarla yükselen sesleri susturmayı, gerçeklerin ve katliam görüntülerinin aktarılmasını engellemeyi hedeflediğini belirten Bedr, "Tüm tehditlere ve gerçeği susturma çabalara rağmen basın mensupları meslektaşlarının ruhuna vefa göstererek, gelişmeleri takip etmeye devam edecek." değerlendirmesinde bulundu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.