Duygularını anlatmakta çocukların dili oyundur

Duygularını anlatmakta çocukların dili oyundur

Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, deprem sonrası çocuklara güven duygusu ve sevgi verilmesinin önemli olduğunu belirtti. Tatlıdil, “Duygularını anlatmak¬ta deneyimsiz olan çocukların dili oyundur” uyarısı yaptı.

Yaşadığımız deprem felaketinde en çok etkilenen biriside çocuklar oldu. Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, afetten sonra çocukların travmalarını, verdikleri tepkileri ve travma sonrası yapılması gerekenleri gazetemize anlattı. Tatlıdil, “Deprem travmasını yaşayan kişinin yaşı, bu deneyime verilen yanıtı etkileyen faktörlerden birisidir. Çocuklar, yaşam ve mekân kaybı gibi olaylara anlam vermekte, yetişkinlerden daha fazla zorlanırlar. Fakat ebeveynlerine göre iki kat fazla reaksiyon gösterebilirler. Çocuklar bu süreçte daha hırçın, kaygılı, içe kapanık, daha evvel yaptığı aktivitelere karşı motivasyonsuz olabilirler. Akut süreçte olunduğu için normal bir durumdur” uyarısında bulundu.

basliksiz-1.jpg

İZOLE EDİLMEMELİ

Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil, “Hem çocuk hem de yetişkinlerin olay veya durumlar karşısında gösterebileceği iki duygudan bahsedebiliriz. Bunlardan biri temel yani birincil duygu iken diğeri ise ikincil bir duygu durumu yani olaylar ve durumlar karşısında açığa çıkan duygudur. Aslında bireyin yaşamakta olduğu temel duygunun bastırılmak yerine ifade edilmesi ve var olan duygusal ihtiyacın giderilmesi ile hırçınlık ve öfke gibi ikincil duygulara geçilmesi önlenebilir. Bu sayede bireyin temel duygusu ortaya çıkarılmış olması nedeniyle davranışsal problem geliştirme ihtimali azalacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus. Çocuklara yaşanılan afeti anlatmaktan kaçınmak ve mevcut süreçten izole etmeye çalışmak yerine yaşanılan bu afet sürecini yaşına uygun ve anlayabileceği bir dille anlatılması gerekmektedir. Ayrıca çocuğa artık güvende olduğu hissiyatının verilmesi ile çocuğa koşulsuz sevgi gösterilmesi oldukça önemlidir” şeklinde konuştu.

img20201103041253.jpg

OYUNLARA DİKKAT

Tatlıdil, “Duygularını anlatmakta ise deneyimsiz olan çocukların dili oyundur. Oyunlarına travmatik izlerini konuk ederler” uyarısında bulunarak şöyle devam etti; “Oyun oynamanın iyileştirici bir etkisi vardır. Çocuklar duygularını bu sayede düzenlemeye çalışırlar. Diğer iyileştiricilere örnek vermek gerekirse resim çizmek ve fiziksel aktivite yapabileceği imkanların tanınması sayılabilir. Yaşanılanlara anlam vermeye çalıştıkları bu süreçte onları afet olgusundan daha çok etkileyen şey ebeveynlerinin mevcut duygu durumu ve tutumudur. Ebeveynin kaygısını, korkusunu vb. içinde bulunduğu ruh halini yansıtırlar. Bu da ebeveynin önce kendisinin iyi olması gerektiğini fark etmesi ve en başta kendi duygusunu düzenlemesi gerektiğini unutmamasıyla mümkün olabilecek bir şeydir. Ebeveyn sakinse, kendini güvende hissediyorsa, kaygısını optimal seviyede tutabiliyorsa çocukta kendini daha güvende ve rahat hissedecektir. Ebeveynler fark ettirmemeye çalıştığını düşünse de bu duygu durumunun çocuklar tarafından doğaları gereği çok rahatlıkla fark edebildiklerini unutmamak gerekir” dedi.

subat2023-oyun2.jpg

“TEPKİLERLE UYARIR”

Tatlıdil, “Çocuklarda, depreme bağlı psikolojik sıkıntılarla ilgili olarak dikkat edilmesi gereken birçok bulgu vardır. Bunlar arasında, huzursuz ve ajite davranışlar, öfke nöbetleri, uyku sorunları, korkunç rüyalar görme ve buna bağlı olarak ağlayarak uyanma, kaybettiği kişinin hayaletini gördüğünü söyleme, arkadaşlarıyla beraber olmak ve oyun isteğinin azalması, bebeksi davranışlar, dikkat bozukluğu, büyüklere aşırı bağımlılık geliştirme, yatak ıslatma, tanısı konulamayan ağrılardan yakınma, kusma ve okul başarısında düşme sayılabilir. İki haftayı geçen ve şiddetli bir tablo halinde devam eden durumlarda profesyonel destek almak büyük önem taşır” açıklamasını yaptı.

thumbs-b-c-64a368e140c011eca8318c45fee00400.jpg

“GÜVEN VERMEK ÖNEMLİ”

Tatlıdil, “Çocuğa özel zaman ayırıp onunla konuşmak, güven vermek, ortak aktiviteler düzenlemek, günlük yaşamda sorumluluk almasına destek olmak ve gereğinden fazla sorumluluk yüklememek, sorunun daha kısa sürede çözümüne katkıda bulunacaktır. Ebeveynler çocuklarını kendilerinden daha zor durumdaki insanlara yardımcı olunması sürecine ortak edebilirler. Bireyin iyileşme sürecinde kişiliğine ve yaşam biçimine uygun, bireye özgü nitelikte yöntemlerin kullanılması gerekmektedir. Bir günlük tutmak, duygu ve düşünceleri dışa vurmanın güvenli bir aracı olmanın yanı sıra kişinin iç dünyasını yazılı bir gerçekliğe dönüştürerek, üzerinde çalışılabilecek, olumlu değişimler yapılabilecek somut bir zemin yaratacaktır. Olay anına zihinsel geri dönüşler yaşamak ve uykuda kâbuslar görmek sıkça karşılaşılan durumlar olmakla beraber, zamanla bu bulguların azalması beklenir. Yukarıda söz edilen yöntemlere rağmen kişi, iki haftayı geçen bir süreden sonra hâlâ çok yoğun korku ve keder yaşıyorsa, günlük yaşama geri dönmekte zorlanıyorsa, kendisine veya etrafa zarar verme riski taşıyorsa, profesyonel destek sağlanması düşünülmelidir” ifadelerini kullanarak çözüm önerilerini anlattı.

63ec9f2c50acca599019cf35.jpg

UZMAN DESTEĞİ ALINMALI

Klinik Psikolog Ecem Özcan Tatlıdil son olarak şu uyarılarda bulunarak açıklamalarına şöyle son verdi; “Psikolojik travma ne kadar şiddetli yaşanmış ise ruhsal etkiler de o kadar fazla ve uzun süreli olur. Çok yakınını belki kardeşini kaybeden bir çocuk ağır suçluluk duygusu yaşayabilir. Bu gibi durumlarda travmanın izleri uzun süre taşınabilir. Ancak uzman eşliğinde bireysel çalışmalarla bu izlerin silinmesi mümkün olabilir. Birey yaşanan afet öncesinde psikolojik bir tedavi görüyorsa etkilenme düzeyi daha yüksek olabilmekte veya olayın öncesinde yaşamış olduğu benzer travmatik olay ve travmatik izleri varsa, bu süreçte bir tedavi almadıysa, kayıpları fazlaysa, yardımlara kolay ulaşamadıysa vb. durumlar bireyin travmatize olma düzeyini arttırabilmektedir. Sonuç olarak, bu süreçte ebeveynler çocuklarında alışkın olmadıkları, uyumsuz davranış örüntüleri gözlemleyebilirler. Unutulmamalıdır ki ebeveyn kendi duygu durumunu düzenlemeden, kendi duygu ve davranışlarının yansıması olan çocuğun reaksiyonlarının düzelmesi beklenemez.”

Faruk Gökyurt/ www.gazeteilksayfa.com

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.