Dervişoğlu’ndan siyasette transfere eleştiri: “Demokrasiye ihanetle aynı”

Dervişoğlu’ndan siyasette transfere eleştiri: “Demokrasiye ihanetle aynı”

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, milletvekili transferleriyle ilgili sert açıklamalarda bulunarak, oyuna ihanet edenlerin demokrasiyi ihanet edenlerle aynı konumda olduğunu belirtti.

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinden istifa edip başka partilere katılan milletvekillerine ilişkin, "Bazılarının bizden ayrılmaları kayıp değil, kazançtır. Bir başka anlamıyla bizim açımızdan özgürleşmedir. Ayrıca, demokrasilerde vatandaşın oyunun namusunu, siyasetçinin namusu korur. Her siyasetçi de kendi namusundan mesuldür. Aldıkları oya ihanet edenlerin yeri, demokrasiye ve demografiye ihanet edenlerin yanıdır" dedi.

İYİ Parti Lideri Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Dervişoğlu, hafta sonu Manisa ve İzmir'de olduklarını, esnaf ve halkla buluştuklarını söyleyerek, işçisinden memuruna, emeklisinden çiftçisine, kadınlardan gençlere kadar milletin dertli ve çaresiz olduğunu söyledi. Vatandaşı duyduklarını ve gördüklerini belirten Dervişoğlu, "Türkiye'yi nasıl düze çıkaracağımızı da iyi biliyoruz. Milletin olanı millete verdiğimizde, her sıkıntının üstesinden gelineceğini biliyoruz. Türkiye, zengin ve güçlü bir ülke. Hepimize yetecek kadar imkanı var. Yeter ki bu iktidarın, milletin hazinesiyle millet arasına soktuğu kan emicilerden kurtulalım. Bu kadar büyük bir ülkede, bu iş aslında bu kadar basit ama 23 yıldır ne bu iktidarın ne de kenelerinin gözünü doyuramadık. O vakit yaklaşıyor. Biz varız. Hazır olun, müsterih olun" dedi.

'MİLLETE GÖZDAĞI VERMEYE ÇALIŞIYOR'

Bir ülkeyi idare edenlerin normalde suçlulara, yanlış yapanlara gözdağı vermek için yasaları ve hukuku kullandığını ifade eden Dervişoğlu, "Recep Tayyip Erdoğan ise bunun tam tersini yapıyor. Yasaları hukuksuzca kullanıp, millete gözdağı vermeye çalışıyor. Şiirler okudu diye haksızlığa uğrayıp, cezaevine girdi ama belli ki şairi hiç anlamamış. Akif'in, 'İstiklal Marşı'mıza neden 'Korkma' diye başladığını kavrayamamış. Aklınca, milleti korkutarak terbiye edecek. Belli ki, 'Hangi çılgın bana zincir vuracakmış şaşarım' dizesinden de bir anlam çıkaramamış. Bu iktidar, keyfi uygulamalarla, adaleti çiğneyen yargı sopasıyla, cübbelerine ilik açtırmış kontenjan savcıları ve hakimleriyle, kantarın topuzunu kaçırdı. Şaka-maka, istibdatla ömür boyu iktidarda kalacaklarına inanıyorlar. Ama buradan acı gerçeği hatırlatayım; 2017'deki mühürsüz zarflardan beri, parti devletine dönüştürdükleri bu mekanizma, önce onların başına yıkılacaktır. Tarih bunu söyler, milletimizin feraseti de bunu işaret eder" diye konuştu.

'KRİZ BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR'

Türkiye'nin 2018 yılında beri krizde olduğunu öne süren Dervişoğlu, "Türkiye'de daha önce de ekonomik krizler oldu. Bu krizleri 6 ayda, en fazla 1 yılda aştık, düze çıktık. Bunların yağmasıyla gelen kriz, 7 yıldır devam ediyor. Bunun adı artık kriz falan değil. Bu iktidar Türkiye'yi yönetemiyor. Milletimizin sabrı tükendi. Sabrı tükenmiş, yoksullaşmış, en temel ihtiyaçlardan yoksun kalmış bir milletten bahsediyoruz. Bayrak asla inmeyecek, ezan asla susmayacak. Ama bu sloganlar ve dış güçler bahaneleri, meseleyi çözmüyor. Elinde sadece namus, şeref ve haysiyeti kalmış bu aziz milletten özür dileyip istifa edeceklerine, yüzleri kızarmadan ezberledikleri nakaratı tekrar ediyorlar. Beli bükülmüş milletimizden hala sabır ve fedakarlık istiyorlar. Hatırlayın çok değil daha 2 ay önce bütçe görüşmelerinde Erdoğan ve onun aveneleri, ekonominin birkaç ay içinde düzelmeye başlayacağını iddia etmişlerdi. O birkaç ay, daha önceki aylar ve yıllar gibi geçti gitti. Kriz hala büyüyerek devam ediyor. Asgari ücret zammı eridi. Emeklisi, asgari ücretlisi, kamu görevlisi, Diyanet fetvasına göre, fitre verilebilecekler arasına girdi. Diyanet bu iktidarın yanlışlarını meşrulaştırmakla meşgul ve asıl meseleyi ıskalamaya devam ediyor" ifadelerini kullandı.

'ADİL BİR TÜRKİYE İSTEYENİ, DÜŞMAN BELLİYORLAR'

Yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığının zan altında bırakıldığını söyleyen Dervişoğlu, "Gerek konvansiyonel gerekse sosyal medyada tek elden yönetilen itibarsızlaştırma süreçleriyle işlerine gelmeyenin ilkokul karnesine kadar sorgulama yapıyorlar. Tam bir düşüklük ve tam bir düşkünlük örneği sergiliyorlar. Gördüğümüz manzarada, Erdoğan ve saray vesayetinin tüm Türkiye'nin üzerine kabus gibi çöktüğü ortadadır. Yargıda azınlıkta ancak kritik görevlerde olan birtakım grupların, yetkilerini silah gibi kullanıldığı bir gerçektir. Söylemeden geçemeyeceğim. Bir de bu arsızlık senfonisinin arkasındaki propaganda başkanı aracılığıyla 'Daha adil bir dünya mümkün' diye dünya başkentlerinde TIR dolaştırıp, toplantı tertipliyorlar. Bunu neyle yapıyorlar? Sorsan, mazlumların haklarını savunuyorlar. Sorsan, Filistin davası güdüyorlar. Ama Trump'ın Gazze'de yapacağı 'çılgın proje'ye susuyorlar. Sorarım size; lafa geldi mi mangalda kül bırakmayan Recep Tayyip Erdoğan'dan 'Eeeeey Trump' diye başlayan bir cümle duydunuz mu? 'Daha adil bir dünya mümkün' diye caka satıyorlar ama adil bir Türkiye isteyeni düşman belliyorlar. Mücadele edilmesi gerekenlerle mücadele etmiyor, edemiyorlar. Düzeltmeleri gereken şeyleri düzeltmiyor, düzeltemiyorlar. Çünkü artık saray kadıları da siyasete bulaşmaktan utanmıyor. Aksine, Cumhuriyet'in değil, 'Erdoğan'ın savcısı' rolüyle, kendilerini gösterme telaşındalar. Öyle bir hırsla hareket ediyorlar ki belki Adalet Bakanı, bakan yardımcısı, kurul üyesi ya da yargıtay üyesi olurum hevesiyle bütün Türkiye'yi soruşturacak hale geldiler" dedi.

'SESSİZ KALAN PARTİLER İSTİYORLAR'

Dervişoğlu, iktidarın muhalefete tahammülünün kalmadığı belirterek, "Cumhuriyet yıkılsa da alkışlayan, Türkiye Türksüzleştirilse de sessiz kalan partiler istiyorlar. Aylar önce partimizden ayrılanları, sanki dün ayrılmışlar da AK Parti'ye katılmışlar gibi gösterip algı yaratmaya kalkışıyorlar. Bazılarının bizden ayrılmaları kayıp değil, kazançtır. Bir başka anlamıyla bizim açımızdan özgürleşmedir. Ayrıca, demokrasilerde vatandaşın oyunun namusunu, siyasetçinin namusu korur. Her siyasetçi de kendi namusundan mesuldür. Bakın size 27'nci dönemden bir örnek vereyim. Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba, AKP'den istifa edip İYİ Parti'ye katıldı. Meclis aritmetiği de oldukça hassastı. Bazı üyeliklerin partimizde kalması için kendisinin hiç olmazsa birkaç gün daha milletvekilliğini sürdürmesi bizim için önem taşıyordu. Konunun hassasiyetini kendisine bizzat ben anlattım. Aldığım cevap, demokrasi tarihimize ders olarak geçecek nitelikteydi. Bana dedi ki, 'Ben, başka bir partiye gönül veren vatandaşların oylarıyla seçildim. O partiden istifa ettiysem, milletvekilliğinden de istifa etmem gerekir. Sizden ricam milletvekilliğinden istifamın kabulü için Meclis'te yapılacak oylamada partimiz benim kararımın yanında dursun. Siyasi namusun gereği budur.' Elbette Fakıbaba olmak kolay değildir. Sözüm Fakıbaba olamayanlaradır. Aldıkları oya ihanet edenlerin yeri, demokrasiye ve demografiye ihanet edenlerin yanıdır" diye konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.