Cem Karaca kimdir? Cem Karaca Kürt haritasını sahneden nasıl indirtti?
Cem Karaca kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, müziğe nasıl başladı, nasıl meşhur oldu, hangi eserleri verdi, yurt dışına nasıl gitti? Cem Karaca, Kürt haritasını sahneden nasıl indirtti, son sözü ne oldu?
AYM Başkanı Arslan’ın üyelere şarkılarını dinlemelerini tavsiye ettiği Cem Karaca kimdir?
Kendine has tarz, ses ve kıyafetiyle dikkatleri üzerine çeken ünlü besteci- müzisyen Cem Karaca’nın hayatını sizler için derledik.
Cem Karaca kimdir, asıl adı nedir, hangi dönem yaşadı, müziğe nasıl başladı, nasıl meşhur oldu, hangi eserleri verdi, yurt dışına nasıl gitti? Cem Karaca Kürt haritasını sahneden nasıl indirtti? Karaca'nın son sözü ne oldu?
İşte cevabı:
Şarkı ve besteleriyle bir döneme damga vuran Cem Karaca’nın asıl adı Muhtar Cem Karaca’dır. 5 Nisan 1945 tarihinde İstanbul'da doğdu. Tiyatro sanatçıları Toto Karaca ve Mehmet Karaca'nın tek çocuğuydu. Tiyatro kulislerinde büyüdü. 5 yaşında annesi ve teyzesinin etkisiyle şarkı söylemeye başladı.
EMRAH’IN SÖZLERİNİ BESTELEDİ
Cem Karaca kimdir? Cem Karaca, Robert ve Kültür Koleji’nde öğrenim gördü. Müzik hayatına amatör olarak 'Dinamikler' ve 'Jaguarlar' adlı müzik gruplarında başladı. Profesyonel olarak 1967 yılında Mehmet Soyarslan, Tümay Yalçınkaya, Timur Fildişi ve Ahmet Tuzcuoğlu ile birlikte 'Apaşlar' grubunu kurdu. Aynı yıl Apaşlar, Altın Mikrofon Yarışması’nda, sözleri Erzurumlu Emrah'a ait olan Cem Karaca’nın bestelediği 'Emrah' adlı besteyle ikinciliği kazandı. Apaşlar, daha önceki tutkuları olan batı beat müziği ile yeni tutkuları doğu müziğini sentezleyip Anadolu- beat tarzında çalışmalara girişti. 'Emrah'la elde edilen büyük başarı, 'Resimdeki Gözyaşları' ve 'Bu Son Olsun' gibi parçalarla devam etti. Cem Karaca-Kardaşlar, yayınladıkları ilk 45'likleri 'Dadaloğlu' ile listelerde iyi bir sıraya yerleşti. 'Namus Belası', 'Gel Gel', 'Obur Dünya' gibi hit parçalarla büyük başarılara imza attı.
ANADOLU İNSANIYLA TANIŞMA
Cem Karaca'nın Anadolu müziği ile ciddi anlamda ilk tanışması ise askerliği esnasında oldu. Askerliği sırasında Anadolu'yu daha yakından tanımasının yanısıra birgün orada askerliğini yapan birisinin saz çalışı sonucu daha önce son derece ilkel ve sıkıcı bulduğu bu müziğin aslında onun o anki gerçek duygularını yansıttığını ve hiçbir batı müziğinin o sazın içerdiği duyguları içeremeyeceğini anladı. Cem Karaca'nın profesyonel olarak ilk müzikal deneyimi ise Apaşlar grubu ile 1967 yılında Hürriyet'in düzenlediği Altın Mikrofon yarışmasında Emrah isimli parçalarıyla aldığı ikincilikle oldu. Aldıkları bu dereceden sonra Apaşlar grubu müzikal çalışmalarına dört elle sarıldı ve daha önceki tutkuları olan batı beat müziği ile yeni tutkuları doğu müziğini sentezleyip Anadolu-Beat tarzında çalışmalara giriştiler. Bir süre sonra arkalarına Ferdy Klein orkestrasını da alarak müzikal altyapılarını iyice güçlendiren Cem Karaca ve Apaşlar grubu Ferdy Klein orkestrası eşliğinde de bir süre yollarına devam ettiler.
Bu beraberlik 1969'un sonlarına kadar sürdü ve ortaya çıkan sağlam ve başarılı eserlere rağmen grupta gitarist Mehmet Soyarslan ve Cem Karaca arasında doğan bazı politik anlaşmazlıklar sonucu Cem Karaca ve Apaşlar grubu dağıldı. Bu grubun dağılmasından sonra Cem Karaca kafasındaki gerçek anlamda sol söylemde ve doğulu kimliğiyle Rock müzik yapma düşüncesini gerçekleştirmek amacıyla Apaşlar'ın basçısı Seyhan Karabay'ı da yanına alarak, yeni bir grup kurmak amacıyla genç ve yetenekli bir gitarist olan Ünol Büyükgönenç'i ziyarete gitti ve görüşme olumlu sonuçlanınca bu üçlü Cem Karaca-KARDAŞLAR grubunu kurma girişimlerinde bulundu ve hep beraber müzisyen arayışına girdiler.
Birkaç başarısız kombinasyondan sonra vokalde Cem Karaca gitarlarda Ünol Büyükgönenç bas ve ıklığ'da Seyhan Karabay ve davulda Hüseyin Sultanoğlu tarafından kardaşların ilk gerçek kadrosu kurulmuş oldu.Fakat ilk baştaki maddi sıkıntılar nedeniyle Cem Karaca, Almanya'ya biraz para kazanıp gruba adam gibi ekipmanlar alabilmek için Ferdy Klein orkestrası eşliğinde çalışmalar yapmaya gitti. Almanya'dan dönüşte Karaca'nın Almanya'dan getirdiği yeni gitarist Alex Wiska'yı da yanlarına alarak tam gaz çalışmalara başladılar ve Cem Karaca-KARDAŞLAR'ın çıkış 45'liği olan Dadaloğlu'nu yayınladılar. Bu 45'liğin listelerde iyi bir sıraya yerleşmesinden sonra çok sağlam 45'lik çalışmalarına devam eden Kardaşlar bir dönem Alex Wiska gruptan ayrıldıktan sonra Fehiman Uğurdemir'le son kadrolarını oluşturup bir süre daha çalışmalarına devam ettiler.
Daha sonra Cem Karaca-Dervişan'ı kurdu. Bu grubun kilit isimleri Cem Karaca ve Uğur Dikmen'di. Toplama olmayan ilk LP’si 'Yoksulluk Kader Olamaz'ı Dervişan ile birlikte çıkardı. Dervişan'ın dağılmasından sonra ise Cem Karaca 70'lerdeki son grubu olan 'Edirdahan'ı kurdu. 'Cem Karaca- Edirhan'ın yaptığı 'Safinaz' isimli uzun çalar, Barış Manço’nun 1975 yılında çıkardığı '2023' ile birlikte Türkiye'nin sayılı senfonik rock albümleri arasında yer aldı.
VATANDAŞLIKTAN ÇIKARILDI
1979 yılında Almanya'ya gitti ve 12 Eylül 1980 sonrası Türk vatandaşlığından çıkartıldı. Yaklaşık 8,5 yıl Almanya'da yaşadı. 27 Haziran 1987 akşamı Türkiye'ye geri döndü ve yeniden Türk vatandaşlığına alındı. Bu dönemde bazı eski arkadaşları tarafından suçlandı.
SON SÖZÜ ALLAHUEKBER OLUYOR
Bu suçlamalara kulak asmadan, yeni dünya görüşünü ortaya koyan eserler yapmaya başladı. Özellikle din konusunda değişen görüşleri çok tartışıldı. Solunum ve kalp yetmezliği nedeniyle 8 Şubat 2004 tarihinde 59 yaşında vefat etti. Üsküdar Seyit Ahmet Yesevi Camii’nde kılınan namazın ardından Karaca Ahmet Mezarlığı’nda toprağa verildi. Cem Karaca'nın eşi İlkim Karaca, “Çok şarkılar söyledi. Kendi derdini ve başka ülkedeki insanların derdini de kendi derdi gibi bildi. Çok şiirler yazdı, ama son sözü, Allah'ın huzuruna giderken, ‘Allahuekber' oldu.” diyor…
CEM KARACA: O HARİTA İNECEK
Adnan Menderes’in doktoru Sedat Barı anlatıyor:
Yer: Köln.
Sene: 1983.
F...F’nin konserlerinden biriydi. Bütün konserleri F...F organize ediyordu zaten. Her konserde o harita vardı.
Türkiye’den gelen birçok sanatçı Kürdistan haritası önünde şarkı söylüyordu.
Sıra Cem’e geldiğinde ‘O harita inecek, inerse ben sahne alırım. O haritanın önünde şarkı söylemem.’ dedi. Hır gür çıktı; ama sonunda yetkililer haritayı indirdi. Cem de sahneye çıkıp şarkısını söyledi. Harita indirildiği için korkunç mutlu olmuştu.”
Ancak bu olaydan sonra Karaca bir daha konserlere davet edilmemiş ve kendisine beş yıl ambargo uygulanmış.
Türkiye’de bir gazetenin “Ahmet Kaya’nın, PKK gecesinde Apo’lu Kürdistan haritası önünde konser verdiği ortaya çıktı.” şeklindeki haberi gündeme bomba gibi düşmüştü. Habere Ahmet Kaya’nın Kürdistan haritası önünde şarkı söylerken görünen bir fotoğrafı konulmuştu ve fotoğrafın 1993 Almanya Berlin’de verilen bir konserde çekildiği yazılıydı. Sanatçının eşi Gülten Kaya, bir süre önce Nokta dergisinde yer alan röportajında 1993 yılında Ahmet Kaya’nın hiç yurtdışına çıkmadığını ve böyle bir konserin olmadığını söylüyordu. Kaya, fotoğrafın fotomontaj olduğunu, zaten bu sayede beraat ettiklerinin altını çiziyordu. Bu röportaj harita davasına da bir anlamda son noktayı koyuyordu. Ahmet Kaya’nın 1993 yılında orada, o harita önünde o konseri vermemiş olması, Almanya’da geçmişte benzer görüntülerin yaşandığı gerçeğini değiştirmiyordu.
Müzisyen arkadaşı anlatıyor…
CENAZEDEKİ TEKBİRLER, KASETTEKİ EZAN SESİNE TEŞEKKÜR GİBİYDİ
1988 yılında pop dünyasında bir sanatçının kasetine ezanı koyması bir rüyaydı. Kirvem’de önce bir ezan sesi duyuluyor, arkasından Cem geliyor. Albümün kaset olarak yayınlanan ilk baskılarında rastlayacağımız bu ezan sesi CD baskılarından çıkartılır; ama bilenlerin kulağında hep özel bir yerdedir. Rahmetli kabrine Allahuekber’lerle uğurlandı. O tekbirler, salavatlar sanki o kasetteki ezan sesine teşekkür gibi oldu. Zaten Cem sadece din konusunda sınıfta kalmadı. Ben ilk başlarda Nietzsche’den etkilenmiş isyankâr bir kızdım. O Allah’ı olan bir adamdı. Hiç unutmam bir keresinde ne yaptıysam artık cam kenarına geçmiş, iki elini açmış; “Allah’ım bu kız böyle demek istemiyor n’olur onu affet.” diyordu. Allah’a karşı benim tercümanlığımı yapıyordu. Rengi gitmişti yakarırken... En büyük hayallerinden biri ‘salavat’ı meşhur Don Kazakları Korosu’na çaldırmaktı. Nurlar içinde yatsın. Aynı zamanda iyi bir komünistti Cem. En saygıdeğer komünistti. Bazı komünistlerle karşılaşmak bile istemedim yazdıklarıyla aklımda kalsınlar istedim. O Türkiye’ye dönünce Nâzım Hikmet’in cenazesini ülkeye getirmek istiyordu. Türkiye’ye geldiğimizde kuşatılacağımızı nereden bilebilirdik. Mavi Gözlü Dev filminde Cem’in şarkısını kullanmamış olmamaları içimi burktu. Nâzım Hikmet Vakfı da ayıp ediyor. Cem’den daha iyi yorumlayan çıktı mı Nâzım’ı? Cem’in kadınlardan yana da şansı yoktu. Hiçbirimiz layık olamadık ona. Fakat tek suçlu alkoldür. Cem Karaca gibi bir dev kendini alkolle gömmüştür. İçmediği dönemde Almanya’da iki müzikal birden yapmıştı. Benimle yaşamaya başladıktan sonra alkolü elinin tersiyle kenara itti. Türkiye’ye geldikten sonra yeniden başladı. Burada kendimi suçlu hissediyorum...
CEM KARACA HAKKINDA NE DEDİLER?
Naim Dilmener: Müzik dünyası için sadece şarkılarla mücadele vermedi. Prodüktörlerin her dediğini dinlemeyerek piyasada yapıcı bir rol de üstlendi. Hep doğru bildiğini yaptı. Piyasaya ilk çıktığı yıllarda halkın sorunlarını işleyen şarkılar dinleniyordu. Ama o aynı geleneği bugün de sürdürüyorsa bu onun samimiyetini gösterir. Kendi içinde tutarlı olan ender müzisyenlerden biriydi. Bence politik olarak da başından sonuna kadar tutarlı bir insandı. Ama dini inançlarını değişmesi çok insanî bir durum.
Haluk Levent: 1970’lerde Türkiye’de aranjman müzikleri öndeydi. Her şeyden kendimizi sakınırdık. Özellikle de kendimize olan güvenimizden. Cem Karaca adı da tam bu noktada ortaya çıkıyor. Kendimizden ve kendi müziğimizden utanmamamız gerektiğini bize öğretti. Bizim şarkılarımızı ve ritmlerimizi en güzel şekilde kullandı. Bugün Tarkan ve Sertap başarılıysalar bu biraz da geçmişe ve kendimize olan güvenimizden kaynaklanıyor.
Erol Büyükburç: Cem Karaca ile bir kader birliğimiz oldu. Benim Robert Koleji’ndeki bir konserimde kulise annesiyle birlikte geldi ve bir takım tavsiyelerim oldu. Cem bunun da ötesine geçti. O Türkiye’de konuşan insan profilinin en güzel örneklerinden biri oldu. Başkaldırı olarak nitelendiriliyor ama bu kaba bir ifade. Her doğrunun başkaldırı olarak adlandırılması kabul edilemez. Bugün onun yolundan gitmek isteyenler önce Cem Karaca’yı bir doktora tezi gibi incelemeli.
Özdemir Erdoğan: 1980’den sonra yeni bir pop kültürü yaratmak için, entelektüel, bu ülke için çalışan, sadece şarkılarıyla değil duruşuyla da bu memlekete katkıda bulunan bir kuşağın ipi çekildi. Yeni bir pop kültür yaratılmaya çalışılıyor.
CEM KARACA'NIN ESERLERİ
Emrah / Karacaoğlan (Hürriyet Gazetesi H-018) (Apaşlar) Hudey / Vahşet / Bang Bang / Shakin' All Over (Sayan EP Seri FS 127) (Apaşlar) Emrah / Hücum / Karacaoğlan / Ayşen (Sayan EP Seri FS 134) (Apaşlar) Ümit Tarlaları / Anadolu Oyun Havası / Suya Giden Allı Gelin / Nasılda Geçtin? (Sayan EP Seri FS 145) (Apaşlar)
1968 - İstanbul'u Dinliyorum / Oy Bana Bana (Türkofon TU-St 1505) (Türküola 1505) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Oy Babo / Hikâye (Türkofon TU-St 1506) (Türküola 1506) İstanbul / Why (Türkofon TU-St 2010) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Emrah 1970 / Karanlık Yollar (Türkofon TU-St 1507) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Resimdeki Gözyaşları / Emrah (Sayan FS 167) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Resimdeki Gözyaşları / Şans Çocuğu (Türkofon TU-St 1508) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Tears / No , No , No (Türkofon TU-St 2011) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası)
1969- Ayrılık Günümüz / Gılgamış (Türkofon TU-St 1520) (Türküola 1520) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Zeyno / Niksar (Türkofon TU 1002) (Türküola 1521) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) Bu Son Olsun / Felek Beni (Karacaoğlan III) (Türkofon TU 1003) (Türküola 1524) (Apaşlar - Ferdy Klein Orkestrası) 1970 Emmioğlu / O Leyli (Türküola 1528) (Ferdy Klein Orkestrası) Kendim Ettim Kendim Buldum / Erenler (Türküola 1529) (Ferdy Klein Orkestrası) Adsız / Unut Beni (Türküola 1530) (Ferdy Klein Orkestrası) Muhtar / Baba (Türküola 1531) (Ferdy Klein Orkestrası) Dadaloğlu / Kalender (Türkofon M-1014) (Kardaşlar)
1971- Oy Gülüm Oy / Kara Sevda (Türkofon M-1016) (Kardaşlar) Tatlı Dillim / Demedim mi? (Türkofon M-1017) (Kardaşlar) Kara Yılan / Lümüne (Türkofon M-1018) (Kardaşlar) Acı Doktor (Kısım 1) / Acı Doktor (Kısım 2) (Türkofon M-1019) (Kardaşlar) Kara Üzüm / Mehmet'e Ağıt (Türküola 1536) (Kardaşlar)
Gazeteilksayfa.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.