Bakan Tunç: Demokratik bir anayasa yapmak zorundayız
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Vali Mustafa Çiftçi ve milletvekilleriyle birlikte cuma namazı sonrası esnaf gezisi yaptı. Cumhuriyet Caddesi'ndeki iş yerlerine giren Bakan Tunç, esnafla sohbet etti.
Tunç, Caferiye Camii yanındaki çay ocağında kurulan dev semaverlerde demlenen çayı içti. Vatandaşlarla da görüşen Tunç, Atatürk Üniversitesi Bio Çeşitlilik Müzesi'nde akademisyenlerle buluştu. Erzurum programı ve yaptığı ziyaretler hakkında bilgi veren Tunç, adliyeleri ziyaret ettiğini söyledi. Hakim ve savcılarla yargı sisteminin işleyişiyle ilgili istişarelerde bulduklarını belirten Tunç, "Eğitim her şeyin başı, adalet de devletin temeli. Dolayısıyla bu iki kavram kalkınmanın ön şartı. Bir yerde adaletin tecelli edebilmesi için de hukuk devleti şarttır. Hukuk devletinin olabilmesi için yasamasıyla, yürütmesiyle, yargısıyla kuvvetler ayrılığının tam manasıyla işlediği bir sistem gerekir. Bu üç sac ayağı olmadan hukuk devleti olmaz. Bu üç sac ayağının en önemli unsuru ise yargıdır. Yargının da kendi içerisinde üç sac ayağı var. Hakim, savcı, avukat. Dolayısıyla hukuk devletinin, adaletin tecelli edebilmesi için yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı ön şart. Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda da özellikle 3 unsur konusunda ülkemizin kat ettiği mesafeyi göz ardı etmemek lazım. Üç unsurdan birincisi uygulanacak olan mevzuattır. Toplumun ihtiyaçlarına cevap verip verememesidir o mevzuatın hukuka uygun olup olmamasıdır. Bütün temel kanunlarımız değişti. Bizim üniversite yıllarımızda okuduğumuz kanunlarımızın hepsi değişti. Bu değişiklikler içinde parlamentoda görev alan bir kardeşiniz olarak hep milletimizin sesine kulak vererek bu değişiklikleri gerçekleştirdik. Uygulamanın ihtiyaçlarını gözeterek bu değişiklikleri gerçekleştirdik. Anayasamızda gerçekleştirdiğimiz reformlarla da aslında sessiz devrim sayılabilecek çok önemli ilerlemeler sağladık. Anayasamızda kadın hakları çocukluk haklarıyla ilgili yeni düzenlemeler bu dönemde hayata geçti. Darbe anayasasıyla yönetiliyoruz. Ama bu darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik de çok önemli adımlar attık. Hak arama yollarıyla ilgili önemli değişiklikler ve yenilikler getirdik" diye konuştu.
Konuşmasında Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki anlaşmazlıkla ilgili de değerlendirmede bulunan Bakan Tunç, şunları söyledi:
"Burada özellikle anayasamızdaki vesayetçi anlayışı azaltan önemli yapı dönüşümlerden bahsettim. Ama bunlar yeterli mi? Elbette ki yeterli değil. Anayasada yapılan bu çok sayıdaki değişiklik daha öncesinde yapılan değişiklikler madde sayısı kadar değişiklik yapıldı. Bazı maddeler birden fazla değiştirildi. Dolayısıyla maddeler arasındaki yeknesaklık da bozuldu. Darbecilerin oluşturduğu bir kurumsal yapıya getirdik, başka bir görev atfettik ve o görevi atfederken diğer maddeyle bir uyumsuzluk ortaya çıktığında o zaman yüksek mahkemelerimiz bu maddeyi farklı yorumlar hale geldi. Farklı yorumladığında da bir krize dönüşen bir durum söz konusu oldu. Bugün Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki tartışma aslında bundan kaynaklandı. Birisi 14'üncü maddeyi farklı yorumladı, diğeri farklı yorumladı. 'Ben adliye mahkemelerinden verilen kararların son inceleme yeriyim' dedi Yargıtay, 'Öteki insan hakları konusunda ben yetkiliyim' dedi. Aslında o maddeler arasında o görev uyuşmazlıklarının çıkmaması için cümleler de var. Bu cümleler de farklı yorumlandı. Dolayısıyla Anayasamız Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başladığımız şu dönemde başka sorunlara da gebe. Bu, bugünkü tartışma yarın başka maddelerde başka tartışmalar çıkar. O nedenle bu tartışmalarda ülkemizin zaman kaybetmemesi, demokratik niteliğini güçlendirmek, yüksek standartlı bir demokrasi için yaptığımız mücadeleyi daha da ileriye taşımak için Türkiye'nin yeni demokratik sivil katılımcı temel hak özgürlükleri öne alan devletin görevlerini belirleyen herkesin kendinin içinde bulunduğu her görüşün işte bu bizim anayasamız dediği, bu bir toplumsal sözleşmedir dediği bir anayasayı biz yapmak durumundayız. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekillerimiz, siyasi partilerimiz bu konuda uzlaşırlarsa tarihli bir görevi yerine getirmiş olurlar. Ve milletimize olan borcumuzu yerine getirmiş oluruz."
'ARTIK İKİ YIL SÜREN HAKİM SAVCI ADAYLIĞI SİSTEMİNİ BIRAKTIK'
Hukuk mesleklerine giriş sınavı uygulamasına başladıklarını belirten Bakan Tunç, "Artık bundan sonra hukuk fakültesinden mezun olan kardeşlerimiz hakim- savcı yardımcısı olmak istiyorsa hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanması gerekecek. Hakim- savcı yardımcılarımızla artık iki yıl süren hakim- savcı adaylığı sistemini bıraktık. Bu aydan itibaren üç yıl süren bir hakim savcı yardımcılığı sistemine geçtik. İlk eğitimini Sayın Cumhurbaşkanımız açtı. Üç yıl sürecek. Bir yıl adalet akademisinde güçlü bir eğitim alacaklar. 2 yılda tecrübeli bir hakim ve savcının yanında usta- çırak ilişkisi içinde onlara destek olacaklar. Yargısal kararlarda imza atmayacaklar ama oradaki karar yazımından tutun da diğer konularda hakimlerimize, savcılarımıza yardımcı olacak işi öğrenecekler ve onlardan aldıkları puanla, akademide aldıkları puanla 70 puanı geçerse mesleğe kabul edilebilecek. Geçmezse memuriyete atanmış olacaklar. İcra memuru, icra müdürü, yazışları müdürü şeklinde. Dolayısıyla bu ön elemeleri yaptığımızda yargıdaki kürsüdeki genç kardeşlerimizin kalitesi de artmış olacak. Özellikle tıkanıklık olan, uzun yargılamalara neden olan mahkemeler ve daireler bunları biliyoruz. Hangi dava türlerinde nasıl bir uzayan yargı var bunu görüyoruz. Oralara neşter atıyoruz. Oralarda daire sayısını, hakim savcı sayısını artırarak oradaki tıkanıklığın önlenmesi için gayret gösteriyoruz. Üç yıllık sürenin sonunda güçlü bir şekilde kürsüye çıkacak kardeşlerimiz çok daha isabetli kararlara imza atacaklar. Tabii bunun yanı sıra mevcut kadromuzun da yüzde 50'si gençlerden oluşuyor. 5 yıllık kıdeme sahip. Onların da hizmet içi eğitimleriyle ilgili programları yapıyoruz. Adalet Akademisindeki programları daha da artarak ve güçlendirerek onların da yangı sisteminde isabetli kararlara imza atmaları için büyük gayret gösteriyoruz. 25 bin hakim ve savcımız var. 25 bin hakim ve savcımız yılda ortalama 12 milyon civarında karara imza atıyorlar. 12 milyon karardan isabetli olanları var. Az da olsa, istisna da olsa ama bunun denetimi yine itiraz, istinaf ve temiz yoluyla yargının kendi içerisinde mevcut. Burada tabii bazı kararlardan yola çıkarak istisnai ilk derecenin verdiği bir karar, henüz daha istinaf edilmeden kesinleşmeden hemen işte yargının verdiği karar işte adalet böyle şeklinde bir takım ağır eleştirilerde bulunanlar var. Tabii bunu maksatlı yapanlar da var. Ama maksatsız iyi niyetli yapılan eleştirilere zaten onlara katkı verdiği için teşekkür ediyoruz. Eleştirilecek ki kararlar doğru kararlar olsun, kalitesi artsın kararların. Eleştiriye diyeceğimiz yok. Eğer siz bütün 25 bin hakim ve savcıyı birkaç hatalı karar üzerinden töhmet altında bırakırsanız o zaman haksızlık yapmış olursunuz. O nedenle biz yani sistemimizin yıpranmaması, hatalı kararların en aza indirilmesi noktasındaki hassasiyetimizi korumaya sürdürmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.