Babacan: “Türkiye’nin yaşadığı durum, darbe teşebbüslerinden farklı değil”
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Türkiye’deki mevcut durumu, geçmişteki darbe girişimleriyle benzer olduğunu ifade ederek, yargının siyasallaştığını vurguladı.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Yeni Yol Partisi TBMM Grup Toplantısı'na katıldı. Toplantıda konuşan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, yargının siyasallaştırıldığını söyleyerek şunları kaydetti:
"1 yıldır ellerinde sopa, tek tek muhalefet belediyelerini dolaşıyorlar. Yargı sopasını sallayarak güya hukuksuzluklarla, kirli yönetim ile savaşıyorlar. Dün akşam saatlerinde başlayan ve bugün devam eden operasyonlara baktığımızda; iktidarın, idare ve yargı gücünü kullanarak siyaseti dizayn etme girişiminin en bariz örneklerini görmeye devam ediyoruz. En azından bu diploma meselesine baktığımızda; dünün mazlumlarının maruz kaldıkları muameleyi, muktedir olduklarında katbekat uyguladıkları gerçekten ibret alınacak bir meseledir. Hep diyorum ya; 'Dönüşümlü zorbalık' diye, zamanın mazlumları güç eline geçince başkalarına zulmetmeye başlıyorlar. Uzun süre iktidarda olmanın getirdiği bir sonuçtur bu. Bu sabahki operasyonlara gelince; 3 başlık var. 1'incisi mali konular, 2'ncisi ise terörle ilişkilendirilen hususlar ve 3'üncüsü Gezi olayları. Tarafsız ve bağımsız bir yargının olduğu bir ülkede, bu kadar farklı meselelerin hele hele bundan 12 sene önce yaşanmış olaylar ile ilgili dosyaların eş zamanlı olarak veya zaman ayarlı bomba olarak ülke gündemine bırakılması mümkün olmaz. Birbirinden bu kadar farklı konular kamuoyunun gündemine eş zamanlı olarak bir sabah geliyorsa, bu işin tamamen siyasi bir müdahale ile yürüdüğünün en açık göstergesidir. Bugün Türkiye'nin yaşadıkları daha önce siyaset içinde görünen ya da asker eliyle olmasa da farklı vesayet odakları eliyle yapılan darbe teşebbüslerinden farklı bir şey değildir" diye konuştu.
"DİPLOMA SAVAŞLARININ YAPILIYOR OLMASI BÜYÜK REZALETTİR"
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu da, TBMM'de Yeni Yol grup toplantısında konuştu. Davutoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptaline ilişkin, "Dün diploma meselesi çıktı. Bu bir rezalettir, bir akademisyen olarak hicap duyuyorum. İstanbul Üniversitesi kökü Fatih Medreselerine kadar giden dünyanın en eski kurumlarından birisidir. 31 yıl önce verdiği diplomayı iptal ediyor. O diploma ile ilgili bir sıkıntı mı var? O zaman birinci sorumlu üniversitedir. Üniversite çalışanlarından hesap soracak. Kurumlara güven kalmamış. Cumhurbaşkanının diploması tartışılıyor, Marmara Üniversitesi güven kaybetti. Büyükşehir Belediye Başkanın diploması tartışılıyor, İstanbul Üniversitesi güven kaybetti. Bir yerde ilim çürüdü mü başka her şey çürür. Bir siyaset adamı olarak hicap duyuyorum; çünkü siyaset hiçbir zaman bu kadar çirkinleşmemişti. Bir devlet adamı olarak hicap duyuyorum; çünkü devlet kurumlarına bu kadar güvensizliğin olduğu bir dönem yaşanmamıştı. Devletin en yüce makamı olan Cumhurbaşkanlığı makamına gelebilmek için diploma savaşlarının yapılıyor olması Türkiye için en büyük ayıp, en büyük rezalet, skandaldır. O makama ehliyeti olan insanlar, ehliyetini ispat etmeli, liyakatini, vizyonunu, hedefini, stratejisini anlatmalıdır. Başkalarının diplomasını tartışmamalıdır. Tam biz diploma olayını konuşurken, haber düştü ve tutuklamalar başladı" dedi.
"GÖZALTILAR İLE GÜNE BAŞLAMAK ÜLKEYE ÇOK ŞEY KAYBETTİRİYOR"
Saadet Partisi Genel Başkanı Mahmut Arıkan da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun diplomasının iptaline ilişkin şunları söyledi: "Biz, 'Hukuk devleti' dedikçe ülke kabile devletine döndü. Biz, 'Diplomasi' dedikçe ülke diploma peşine düştü. Biz, 'Özgürlük' dedikçe, ülke gözaltılar ülkesi haline geldi. Açık söylüyorum; diploma tartışmalarına, gözaltı olaylarına ve iktidarda kalabilmek için harcanan enerji; diplomasiye, Türkiye’nin kalkınması için harcanmış olsaydı ne Türkiye ne de bölgemiz bu noktada olurdu. Bir ülke düşünün, 23 yıldır devleti yöneten iktidara, insanlar 28 Şubat hukuksuzluklarından, haksız gözaltılardan bıktığı için oy verdi. Haksız yere tutuklandığı için milletimiz Sayın Erdoğan’ı cumhurbaşkanı seçmişti. Aradan 30 yıl geçmesine rağmen Türkiye’de gözaltılar ile güne başlamak ülkemize hiçbir şey kazandırmayacağı gibi çok şey kaybettirmektedir. Yine bir ülke düşünün, diploması tartışmalı olan başkanın yerine aday olmaya çalışan başkanın da diploması tartışmalı. 30 yıl önce alınmış bir diploma 30 yıl sonra iptal ediliyor, sabahında farklı gerekçelerle cumhurbaşkanlığı adaylığı için yapılacak önseçime 4 gün kala gözaltına alınıyor. Üniversite yönetimine soruyorum; 30 sene sonra mı aklınız başına geldi? Adli kolluklara soruyorum; babalarınız, anneleriniz 30 yıl önce 28 Şubat günlerinde haksız yere evlerinizden alınıp gözaltına alınıyordu. Bugün siz o günleri hatırlatan uygulamaları neden yapıyorsunuz? İşleri usulüne uygun bir şekilde neden yapmıyorsunuz? Çağrıldığında gelen bir belediye başkanını sahur vakti neden gözaltına alıyorsunuz?"
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.