Saklı Tarih Pilavoğlu Hanı

Saklı Tarih Pilavoğlu Hanı

Ankara Kalesi'ne çıkan ince ve dar yokuşlardan tırmanarak devam ediyoruz. Pirinç Han'dan sonraki ikinci durağımız, Kale Kapı'ya varmadan bizi karşılayan ilk yapı olan Pilavoğlu Hanı oldu.

Ankara Kalesi keşfedilmeyi bekleyen bir hazine gibi durur oturduğu tepenin üstünde. Zamana meydan okurcasına bakar modern binalar ile donatılan Ankara'ya... Surları, sokakları ve hanları ile Kale 'Ben buradayım' der Ankaralıya

Yolunuz Ankara Kalesi'ne ya da Saman Pazarı'na düşerse ilk uğrayacağınız yerlerden bir değildir aslında Pilavoğlu Han'ı. Ankara'daki diğer pek çok handan farklı olarak keşfedilmeyi bekleyen sesiz ve sakin bir yapıdır. Aslında çok ziyaretçisi vardır. Ancak, çoğu kişi adını dahi bilmeden geçer gider bu hanın içinden… Avlusunda çayını kahvesini içer, kadınların hazırladığı el yapımı süs eşyalarını alır, sahaflarında dolaşır, sohbet eder ama adını sormazlar kimseye…

RESTORE EDİLMEDİ

dsc_1089.jpg

Han, Rahmi Koç Müzesi'nin tam karşısında, At Pazarı yokuşunun sonunda yer alır. İlk adı Ali Paşa olan Pilavoğlu Hanı, Kale'nin genelinden farklı olarak restorasyondan geçirilmeyen ender yapılarından biridir. Belki bu nedenle çevresindeki yenilenmiş tarihi binalara nazaran daha özgündür. 16 veya 17'inci asırda yapıldığı düşünülen yapının teknik özellikleri daha çok 17'inci asırdan kaldığını anlatır bize. 

TABELA HALEN YERİNDE

dsc_1099.jpg

17'inci asırda Ankara'ya gelen tüccarlar için yapılan hanlar yetmeyince, Ankara Kalesi'nin çevresine daha küçük ve gösterişsiz hanlar inşa edilir. Bu hanlardan biri de Pilavoğlu Hanıdır. Aslında bir handan çok bir pazar ve atölye alanı olarak inşa edilmiş gibi duran yapı, iki cümle kapısında sahiptir. Ankara'ya şehir dışından gelen tüccarlara uzunca bir süre Ali Paşa Hanı adıyla hizmet veren yapı Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren otel olarak kullanılır. Pilavoğlu Hanı'nın arka kapısında halen hanın müsteciri (kiraya vereni) olan Hüseyin Koçer'in adını gösteren tabela da aslı durur.

EVSİZLERİN HANI

Çok değil, beş yıl öncesine kadar evsizleri ağırlayan Pilavoğlu Hanı, evsiz topraksız kalmış, bir daha buluşmamak üzere kaybettiklerine yanan insanlarla doluydu. O dönem gazete haberlerine dahi konu olan Han'ın bu özelliği 50 yıllı aşkın süre evsizler hanı olarak adlandırılmasına neden oldu. 

TUTUNAMAYANLARIN MEKANIYDI

dsc_1093.jpg

Hayata tutunamayanların bir araya gelip, yaşamak için bir amaç buldukları Han, yarım asır boyunca evsizler oteli olarak kullanıldı. Üst katları misafirler için ayrılan 14 odalı handa, daimi 7 kişi misafir kalıyordu. Ancak bu sayının, zaman zaman 30'a hatta 40 kadar yükseldiği oluyordu. Han'da konaklayanların çoğu, Ulus civarında hamallık veya seyyar satıcılık ile geçinenlerdi.

SANATLA AYAKTA DURUYOR

dsc_1101.jpg

Şimdilerde ise sanatçılarla, zanaatkârların buluştuğu atölyelere ve kafelere ev sahipliği yapan hanın, üst katları daha çok ofis olarak kullanılıyor. O eski hüzünlü günlerine inat, sanatla ve tasarımla dimdik ayakta duruyor, misafirlerini bekliyor.

Bir Yangının Külü!

1916 Yangını, Ankara'nın o zamana değin gördüğü en büyük felaketti. Şehrin yarısından fazlası bir gecede kül oldu. Yangın, tarihi surlarının içinde yer alan Kaleiçi Mahallesi'nde başladı. Hisarın dışına taşarak At Pazarı, Koyun Pazarı, Saman Pazarı yokuşlarından aşağıya doğru indi. Karaoğlan Mahallesi olarak adlandıran şimdiki Ulus Semti'ne kadar ulaşan yangın, Ulus Hali ile Suluhan'ın kesiştiği noktada sona erdi.

Pilavoğlu Hanı, Ankara Felaketi ya da Büyük Yangın olarak adlandırılan 1916 Yangınından arta kalan bir kaç yapıdan biri. Han'ın ahşap iskeleti halen yangının izlerini taşıyor. Pilavoğlu Hanı'nın cümle kapsından avluya doğru yürüdüğünüzde, felaketin izleri halen görebilirsiniz. 

Uğur DUYAN/HABERVAKTİM
 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.