Çocuklarımızın geleceği
Aileler ve gençler gelecek planlaması yaparken çoğu zaman detaylı araştırma yapmadan kulaktan dolma bilgilerle karar veriyor. Kararın sonucunda geriye dönüşü zor, telafisi güç durumlarla karşılaşabiliyor. Eğer aileler ve gençler meslek seçimini ve eğitim planlamasını yaparken, yerinde ve nitelikli danışman aracılığıyla doğru kaynaktan alacağı beslemeler ile yaparsa toplumun huzur içinde yaşamasını ve mutluluğunu sağlar. Birey mutlu olursa toplum da mutlu olur.
Okul/meslek çeşitliğinin fazlalığı, ekonomik ve geleceğe yönelik karamsarlık, aileler arasındaki rekabet, çocukların ve ailelerin sağlıklı düşünme ve sağlıklı karar verme yetilerini olumsuz etkilemekte.
Çocuklarımızın geleceğini planlamada ailelere kendi kişisel tecrübe kaygılarını ön plana çıkarıyor. Bu da çocuğun mutlu bir gelecek kurgulamasını yasamasını engelliyor.
Aileler çocuğun yeteneğini duygusal gelişimini fiziksel potansiyelini tam tanıyamadan kendi geleceğinde yapamadığı yâda yaşayamadığı mesleğe yönlendirme hayalinde ve hedefinde. Ben çocuğumun doktor olmasını istiyorum. Hâkim olacak. Pilot olacak. Bu tip cümleler ve beklentiler çocuğun bilinçaltına etki yapıyor ve beklenti içinde kalmasını sağlıyor. Halk arasında güze bir parodi vardır “Hayaller ve gerçekler ”diye. Hayaller Paris gerçekler dağ köyü gibi… Eğer hayaller ve gerçekler birbirine ne kadar yaklaşırsa mutluluk ve huzur o kadar yüksek olur.
Çocuklarımızı beklenti içerisine sokmadan onların;
Ruh halini,
Fiziksel potansiyelini,
Algı ve anlama yeteneğini,
Karar verme hızını ve Anadolu tabiri ile huyunu suyunu iyi bilmeden dayatma, gelecek kurgusu yapmaya çalışmak hem çocuğun hem ailenin hüsrana uğramasına neden olur. Asıl olan çocuğun geleceği ve mutluluğudur. Akran rekabeti, aileler, akrabalar arası rekabet komşular arası rekabet çocukların geleceğini karartıyor.
Bir Amerikan filminde izlemiştim; Çocuk ailenin baskısı ile Amerika ve dünyanın en kaliteli hukuk fakültesini bitiriyor, okul bitiminde ailesine “Size olan görevimi yerinde getirdim buyurun diplomam” diyerek diplomayı ailesine teslim edip kendisini doğaya veriyor ve tüm dünyayı aç sefil bir şekilde geziyor. Bu sırada ailesine gönderdiği mektupta “Siz benim mutluluğum nedir, neden hoşlanıyorum nasıl bir dünya istiyorum hiç sormadınız. Ben en çok doğayla baş başa kalmak istiyorum, ben kuşların hayvanların bitkilerin arasında yaşamak istiyorum, diploma ve dayatma olmadan mutlu insan olunabileceğini size göstermek için tüm bu şatafattan kaçtım çok mutluyum ve huzurluyum. Bir anne baba olarak dünyaya getirdiğiniz çocuğun mutlu olması mı sizin için daha önemli yoksa içinde fırtınaların koptuğu ama insanların imrendiği bir hayat mı? Kusura bakmayın ama ben içime siz mutlu olun diye fırtınaları alamam” . Şeklinde yazmış. Aslında hepimize çok özel bir ders veriyor.
O kadar çok okul türü ve meslek grubu var ki ne doğru düzgün olarak çocuklarımıza anlatabiliyoruz ne de aileler araştırabiliyor.
Eğer biz hedefimize mutluluğu koyacaksan mesleğin adı ve içeriği ne olursa olsun aradığımıza yönlenmeliyiz.
Hani bir anlatım var eskilerden; Siz çocuğunuzun cennete girmesini mi istiyorsunuz yoksa cehenneme mi?
Bu nasıl söz?
İşte anne baba buradan bakmalı. Bu çocuk dünyadan göçtüğünde cennete giremiyorsa o zaman sorumluluk benim diyebilmeli ya da sorumluluk almalı. Cennetin kapısı bol sıfırlı geliri olan şatafat ve lüks içinde yaşayan ama mutlu olmayan çocuktan geçmiyor. Cennet kendini gerçekleştiren topluma ve ailesine karşı sorumluluklarını yerine getiren mutlu ve huzurlu yaşamdan geçiyor. Ben burada mutluyum. Tamam, kişilere göre görece daha iyi şartlarda yasabilirim ama imkânlarım ile yetinmeyi bilmeliyim. İşte bunu verebiliyorsa aile başarılıdır. O ZAMAN YAŞADIĞI DÜNYA VE AN KENDİLİĞİNDEN CENNETİ OLUR İNSANIN…
En çok yapılan kusurlar
Akranları ile karşılaştırmak
Yeteneklerini fark etmemek
Akraba/komşu rekabeti
Ebeveynin kendi hayalini çocuğa dikte etmesi
Hatalı yönlendirme…
İyi bir çocuk yetiştirmede bebeklik ve erken çocukluk döneminde olmazsa olmaz eğitimler;
Müzik
Resim
Spor
Oyun
Akran serbestliği (anne baba yetişkin arkadaş yerine akran arkadaşlığı)
Eğer toplum olarak evlatlarımıza yaşadığı anı ve dünyayı cennete çevirmesini istiyorsak onları tanımalıyız. Onlara değer vererek ve tanıyarak yapacağımız yönlendirme başarılı ve refah düzeyi yüksek bir toplumu getirecektir. Geleceği kurgulamak bizim elimizde ise, elimizdeki varlığı çok iyi tanımadan kurgulama yapamayız. Gerçekçi ve anlaşılabilir uygulanabilir kararlar alamayız. Önce onları tanımalıyız.
Ebeveynler bulunduğu çağı iyi okumalı ve doğru değerlendirebilmelidir. Çocuklarımızın hayatına yönelik kararlar verirken ve onları yönlendirirken 40-50 yıl sonrayı hesaplamalı ve kurgulamalıdır.
Yukarıda belirtilen yanlışların sonucunda faturayı çocuk, aile toplum ve millet olarak ödüyoruz. Daha dikkatli daha hoşgörülü olmak, empati ve çocuğa değer vermek çok basit ve küçük dokunuşlar büyük sonuçlar getirecektir.
Sağlıcakla kalın