Bağımlılık mı kolaylık mı?
Çağın gerekliliği olarak teknoloji ve teknolojik aletler hayatımızın değişmeyen araçları oldu. Bu durum çoğu insan için büyük kolaylık ve özgürlük olarak görünüyor. Bazıları için bağımlılık. Hayatımızın her alanında olan teknolojik aletler hayatımızı kolaylaştırdığı kadar da kendine muhtaç bırakıyor. Misal kablosuz kulaklıklar bakınca büyük kolaylık ama kullanım bazı donatıların olması gerekiyor. Ya da diğer küçük ev aletleri de aynı hiç bir şey olmasa bile elektriğe ihtiyaç oluyor.
Otoritelerin açıklamalarına göre teknoloji bağımlılığı, “Teknoloji ve internetin bilinçli olmayan, kontrolsüz bir şekilde kullanımına bağlı olarak ortaya çıkan davranışsal bağımlılıklar; oyun oynama bozukluğu, kumar oynama bozukluğu, sosyal medyanın ve akıllı telefonun aşırı kullanımı gibi bağımlılık yapıcı alt davranışlarla kendini gösteren bağımlılık türü teknoloji bağımlılığı olarak tanımlanır.”
Aileler genelde çocuklara kızar telefonu hiç elinden bırakmıyor. Oyunun başından kalmıyor diye. Fakat bunların hepsinin bir sebebi vardır. Artık bebeklikten itibaren çocuklar oyalansın anne baba rahat etsin diye çocukların eline telefonlar verilip ya oyun oynatılır ya da video izletilir. Aslında çocuk teknoloji bağımlısı değildir. Sadece anne ve babası kolaya kaçtığı için ilgi eksikliğinden oraya yönelmiştir.
Ergen bireylere kızarlar kalmıyor bilgisayarın başından diye. Pedagoglar bu konu hakkında çocuk ya kaçmaya çalıştığından ya da kendini anlamadıklarına inandığından bu yolu seçtiğini söyler. Değişen dünya ile birçok çocuğun fiziki arkadaşı yok gibidir. Çocuklar bu eksikliği sanal dünyada ve sosyal medya platformlarında gidermeye çalışır. Bakıldığında kendi odasında kendi hayatını ve güvenli alanını kurar.
Yine otoritelerin dediğine göre, “Çocuk ve gençler risk altında. UNICEF’in 2017 yılında yayımladığı Dünya Çocuklarının Durumu: Dijital Dünyada Çocuk adlı raporda çocukların çevrim içi ortamda karşı karşıya kaldığı riskler üç kategoride ele alınmaktadır: İçerik riskleri, iletişim riskleri ve davranış riskleri. İçerik riskleri, çocukların istenmeyen ve uygunsuz içeriklere maruz kaldığı durumları kapsamaktadır. Çocukların internette pornografik ve şiddet unsuru içeren videolarla/resimlerle, sağlıksız veya tehlikeli davranışları savunan web siteleri ile karşılaşması tehlike oluşturmaktadır. İletişim riskleri çocukların yetişkinlerle fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik istismarına yol açacak risk faktörlerini içermektedir.
Davranış riskleri ise çocukların riskli içeriğe veya iletişime katkıda bulunacak şekilde davrandığı durumları kapsamaktadır. Çocukların diğer çocuklar hakkında nefret uyandıran materyaller üretmesi, yayımlaması veya dağıtması bu kapsama girmektedir. Tüm bu risk unsurları göz önünde bulundurulduğunda çocukların çevrim içi ortamlarda güvende olmasını sağlayacak bilgi ve becerilerle donatılması önemlidir. Bu bilgi ve beceriler arasında içerik oluşturma ve paylaşım yapmadaki risklerin kavranması, çevrim içi gizliliğin ve kişisel verilerin nasıl korunacağının öğrenilmesi, çevrim içi hoşgörü ve empati becerilerinin geliştirmesi vb. yer almaktadır.”
Şimdi bakıldığında teknoloji bağımlılık mı? Kolaylık mı? Tartışması hep sürecek. Ve teknolojiye sığınma sebepleri gibi insanlar yine kaçmak adına hep karşısındakini suçlayacak. Çocuk hiç telefonu bırakmıyor diyecek ama sebebini düşünmeyecek. Çünkü, o şekilde mutlu çünkü kendisini öyle koruyor.