Adem Öztürk

Adem Öztürk

Aile kurumunu korumak milli güvenlik meselesi olmalı

Aile kurumunu korumak milli güvenlik meselesi olmalı

Bir toplumun en temel taşı ailedir. Sosyolojik kavramaların, kuramların, insan ilişkilerin başlangıcı, hukukun, eğitimin, ekonominin temeli ailedir. Kısacası dünya mizanı aile temeli üzerine kuruluyor. Tüm dünya toplumları aile kurumu konusunda kendi mevzuatları gelenek ve görenekleri çerçevesinde muhafazakârdır, tutucudur. Çünkü toplumsal dinamikleri oluşturulan ve toplumun devamını sağlayan huzurun ve insanların mutluluğunun en önemli temel kurumu ailedir.

Aile kurumu iki karşı cins insanın, yaşadıkları toplumun örf, adet, gelenek, görenek ve hukuk kuralları çerçevesinde yapacağı anlaşma ile bir araya gelerek oluşturdukları sözleşmeye bağlı bir kurumdur. Aile kurumunda yazılı ve yazılı olmayan sözleşmeler vardır. Yazılı olan sözleşme kamu önünde yapılan müracaat edilen nikah memurunun kişilere, “İyi günde, kötü günde; hastalıkta ve sağlıkta x kızı z'yi eşin olarak kabul ediyor musun” ve “evet ”cevabı şahitlere sorularak tasdik alınması ile atılan imzaya mukabil işlenen defterin bir örneğinin verildiği aile cüzdanıdır. Aile sözleşmesi yapan bireylerin dost ve akrabalarının şahit olduğu düğün töreni ise ÖRFİ sözleşmedir. Herk iki birey de kendi dost ve akrabalarına bu özel birlikteliğe şahitlik etmelerini ister.

Ülkemizde evlilik istatistikleri son dönemde ilginç veriler sunmaya başladı. TÜİK verilerine göre bin kişide evlenme oranı 1980 yılında 13.5, 2001 yılında 8.3 iken 2022 yılında 5.84 olmuştur. 40 yılda yarı yarıya düşmüştür.

Yine TÜİK 2021 Araştırmalarına göre gençlerin yüzde 82,50'i 25 yaş üzeri evlilik yaşı olarak görmekte. Bu oran 1980’li yıllarda yüzde 20’li rakamlarda idi. Yani 25 yaş üzeri kadın ve erkeğin geç evlilik yaptığı kabul edilirdi.

Evlilik yaşının yukarılara çıkması sonucu olan aile kurumu ürünü olan çocuk doğurganlık oranı düşmeye ve çocuk sayısı azalmaya başlamıştır. Aile bir fabrikadır. Tarihin en eski ve en güçlü fabrikasıdır. Ürettiği ürün kalitesi ne kadar güçlü olursa toplum ve dünya o kadar güzelleşir.

Gerek genel coğrafi sorunlar ve dünya geneli siyasi çalkantıların çokluğu ve gerekse ekonomik gerekçeler ülkemizin göç alım cazibesini artırmıştır.

Kontrolsüz göç ve azalan nüfus artışı, ekonomik ve gelecek kaygısı ile evlenme ve aile kurma isteğinin ertelenmesi sağlıklı çocuk doğumunu engellemektedir.

Günümüz şartlarında üniversite/örgün eğitimini tamamlayan iki gencin evlilik birliği oluşturarak aile kurumu kurabilmesi için oluşturulacak ekonomik talep ve gelecek teminatının maliyeti kişi başına milyon liraları bulmakta. En asgari bir yuva kurma maliyeti:

• Salon 50/80 bin

• Nikâh Düğün kıyafet davetiye salon 250 bin TL

• Eşya asgari 150/500 bin TL

• Takı asgari 250 bin TL

• Yaşam alanı (konut kiralık) yıllık 250 bin TL

• Çocuk doğumu bakım 0-3 yaş 250 bin TL (aylıksız izin dâhil)

• Çocuk doğumu bakımı ikinci 0-3 yaş 500 bin TL (aylıksız izin uzaması nedeniyle)

• Toplam tahmini maliyet 1.500.000 TL (Bir buçuk milyon)

Maddi zorluklar ve kişisel ilişkilerin kurulması süreci evlilik yaşının 28-35 yaş aralığına kadar çıkmasına sebep olmakta. Evlilik yaşı yukarı çıkması toplumsal olarak oldukça ağır problemlerin habercisi ya da başlangıcı olacaktır.

İnsanlar asgari 28 yaşında evleniyor, 30 yaşında gebelik düşünüyor ilk çocuğu 32-33 yaşlarında doğum yapıyor. 30 yaş üzeri gebe/anne adayı bir kadın çeşitli kimyasal ve vitamin desteği ile yaptığı doğumlar sonucunda hızla engelli/özel/hiperaktif/otizm bebeklerin dünyaya gelmesine ve toplumun yapısının değişmesine sebep oluyor. İlk doğumu 32-35 aralığında yapan bir anne ikinci gebeliğini mecburen 35-40 aralığına ertelemek zorunda kalıyor. Bu durumda toplumun demografik gelişimine olumsuz etkiliyor gelecekte millet toplum yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalıyor.

İnsanlar için yüz yıl çok büyük bir süredir. Yüz yıl yaşamak sizi çok mutlu eder. Bir insan size piyango çıktı yüzyıl yaşayacaksınız deseniz çok mutlu olursunuz. Devletler ve milletler için yüzyıl çok kısa suredir.

Elli yıl önce doğum oranı azaltılması makul ve uygun görülürken, değişen kültürel ve ekonomik teknolojik anlayış evlilik ve aile kurma yaşınının ilerlemesi kadının iş gücü içerisende olması gebelik ve annelik yaşını çok yukarılara taşımış ve gelecek kaygısı oluşmuştur. Artık tüm dunya doğum oranı artırılıması taraftarıdır. Toplumlar yüzyıl önce gündemde olan doğum oranı azaltılamsına yönelik planlama yerine gelişen teknolıoji ve medeniyet düzeyi ile nitelikli nüfüs artışını günedemine taşımıştır.

O bakımdan devletler ve milletler gelecek planlaması yaparken 25-50-100-150-250 yıl gibi yıllara göre projeksiyon çizmelidir. Planlamasını bu projeksiyona göre yapmalıdır.

Sıradan bir insanın gördüğü bir tespit var. İnsanlar artık çocuklarını evlendiremiyor ya da gelecek ve ekonomik kaygılarla evlenemiyor. Devlet burada en uçuk olanından en makul olanına tüm projeleri değerlendirmelidir.

1980’li yıllarda aile büyükleri koordinesinde, karşılıklı ziyaretler ve tavsiyelerle evlilik yapılmakta idi. Bu tür evlilikler kültürel emperyalizm ile ötekileştirilerek görücü usulü ile evlilik olmaz diye itibarsızlaştırıldı. Gelişen ekonomi ve hızla değişen medeniyet düzeyi, koşuşturma ve hayat mücadelesi, metropol hayatı nedeniyle gençlerin evleneceği partneri seçmede/bulmada zorluklar çektiği görülmüştür.

Bu da bazı kötü niyetli insanların gençleri maddi manevi mağdur etmesine neden olmaktadır.

Bakanlık koordinesinde dijital Evlilik siteleri yaparak gençleri buluşturulmalıdır.

Genç evliliği teşvik etmek için Üniversite öğrencisi iken evlenen gençlere en az 3'er kat burs vererek eve altı burs girmesini sağlanmalıdır.

Gebelik ve doğum sürecinde kadına ve erkeğe pozitif ayrımcılık yapılmalı,gebelik ve doğum sonrasında alınan ücretsiz izin döneminde 3 çocuğa kadar kadına asgari ücret kadar gelir desteğini garanti edilmelidir.

Tüm çalışanların bulunduğu işyerlerine kreş bakımevi açılmasını teşvik etmek ya da devlet eliyle açmak sağlanmalıdır.

0-18 yaş çocuğu olan ailelerin gelirlerine 1 çocuğa %20 2 çocuğa %30 3 çocuğa %50 vergi indirimi,

0-18 yaş çocuğu olan ailelere yukarıdaki oranlarda su, elektrik, doğal gaz indirimi,

0-6 yaş arası üç çocuğa kadar mama/süt besin desteği,

0-18 yaş arası üç çocuğa kadar eğitim sağlık harcamalarında %50 destek sağlanmalıdır.

Evlilik hazırlıklarında genç evliliği teşvik etmek amacıyla;

Sıfır faiz uzun vade düğün, nikâh, salon vs masraf için evlilik kredisi (5-15 yıl vadeli)

Sıfır faiz uzun vade konut kredisi (5-15 yıl vadeli) İlk ve tek ev ile sınırlı,

Sıfır faiz uzun vade araç kredisi desteği vermek (5-15 yıl vadeli) ilk ve tek araçla sınırlı olmak üzere verilmelidir.

Kısaca insanların evlilik yaparak müreffeh yaşam koşullarından mahrum olmayacağının garantisini vermek.

Ekonomik krizde olan ve ödeme güçlüğü nedeniyle icra takibine düşen aileleri koruma altına almak, ev, arabaya haciz konulmayacağı, geliri sadece ücretli olan ailelerin ücretlerine haciz işlemi yapılamayacağı borçlar kanununa konularak aile kurumunun korunması sağlanmak
Boşanma durumunda süresiz nafaka gibi gençleri evlilikten korkutan yasal düzenlemelerin değiştirilmesi
Vs. örnekler çoğaltılabilir. Tüm bu veriler ışığında genç evliliğin tavsiye edilmesi; erken annelik genç anne çocuğu/bebeği daha sağlıklı birey olacak ve daha sağlıklı toplum olacak, ileri yaş gebelik sonucu doğan bireylerin olası sağlık problemlerine bağlı genel sağlık harcamaları azalacaktır.

Aile Bakanlığı daha etkin hale getirilerek işlevsel olması ile sorunların bir kısmına çözüm üretilebilecektir.

Velhasıl kelam, Aile Kurumu korumak sınır güvenliğini korumak kadar milli güvenlik meselesidir….

Böyle değerlendirilmelidir.

Sağlıklı bir gelecek ve toplum dileği ile hoşça kalın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
SON YAZILAR